Güncel
Giriş Tarihi : 11-12-2019 14:47   Güncelleme : 12-12-2019 11:28

Tarım ve Hayvancılıkta Dışa Bağımlı Hale Geldik

Zeki Akgün 32 yıl öğretmen olarak görev yaptıktan sonra baba toprağı Yakadibi Köyü’ne geri dönüp, üreten milletin ebediyen ayakta kalacağına duyduğu inançla çiftçilikle uğraşmaya başladı.

Tarım ve Hayvancılıkta Dışa Bağımlı Hale Geldik

Üretimin tarım ve çiftçiliğin ülkemiz için gerekliliğini vurgulayan Akgün, kendi imkanları doğrultusunda üretime katkıda bulunmak için adım atmasına rağmen bu süreç içerisinde yaşadığı zorluk ve haksızlıkları dile getirdi.

Hayvan besiciliği yapan Akgün;

“Ülkemizde hayvancılıkla uğraşmak büyük problem oldu bu problemin kaynağı uygulanan yanlış tarım politikaları. Üretici ürettiğinin karşılığını alamıyor. Ben emekli gelirimin hemen hemen tamamını hayvanlarıma ayırarak ancak hayvanlarımı ayakta tutabiliyorum. Hiçbir geliri olmayan vatandaşlarımızın ayakta kalması geçimini sağlaması maalesef günümüz şartlarında mümkün değil.

Devletimizin yetkililerinin çiftçiye verdiği desteklerden dem vurmaları yaşayan biri olarak beni hayretler içinde bırakıyor

Şöyle ki, buzağı destekleme adı altında destek verdiği söyleniyor. Daha önceden, önceki idareler zamanında suni tohumlama köylere gelir, vatandaş tohumlamayı ücretsiz olarak yaptırırdı. Bunlar şirketlere verildi belirli bir ücret karşılığında, şuan 120 lira tutarında suni tohumlama yapılıyor. Daha sonra biz size bunu veriyoruz deniliyor.

2018 yılına ait 5 buzağım vardı ve 29 Kasım tarihi itibari ile vatandaştan duydum ki buzağıdan destek almak için dilekçe vermek gerekiyormuş. Bunun üzerine İlçe Tarım Müdürlüğüne geldim ilgili bölüme 2019’a ait başvurumu yaptım. 2018 yılına ait destekleme paralarının da verilmediğini bildiğim için onun durumunu da sordum, henüz ödemeler yapılmadı denildi. Yılın sonunda da buzağılarımda doğumlar olup sayısı arttığı için sistemden kaç tane göründüğünü de sormak ihtiyacı hissettim. Ve sisteme girdiğimizde 2018 yılına ait 5 buzağımın olduğunu ama benim başvuruda bulunmadığım için destekleme alamayacağım söylendi.

Şimdi soruyorum, bir vatandaş hayvanın zahmetini çeker onu üretirse ve desteklemeden yararlanmak istemiyorum gibi bir düşünce olur mu? Bunlar normal şartlarda mümkün değil.

Duyurunun nasıl yapıldığını sorduğumda, biz muhtarlara duyuruyoruz dediler. Bu duyurudan haberim olmadı. Özetle, ben 5 buzağım için bu desteklemeden yaralanamayacağım. Benim gibi belki onlarca yüzlerce mağdur var…” diyerek kendi adına ve aynı sorunları yaşayan herkes adına şikayetini dile getirdi.

ÜRETİCİNİN KÜLFETİ ÇOK FAZLA

Her buzağı için Tarım Müdürlüğü tarafından küpe takıldığı ve bu küpelere ücret alındığını söyleyerek bu hayvanların sisteme kayıtlı olduğunu belirtti.

Akgün, küpesi takılan, sisteme kayıtlı olan hayvanlardan destek alınabilmesi için yeniden dilekçe istenmesinin ve bu dilekçeden de 13 TL alınmasının çiftçiye biraz daha külfet olduğunu vurguladı.

Hayvancılıkla uğraşan başka çiftçiler de benzer durumlardan şikayetlerini belirtirken 2019 yılının sonuna gelinmesine rağmen 2018 teşvik ücretlerinin henüz yeni verilmeye başlandığı kaydedildi.

DIŞA BAĞIMLI HALE GELDİK

Tarım ve hayvancılıkta üretici emeğinin karşılığını alamaması ve giderler maliyetlerinin fazla olması dolayısıyla çiftçinin üretimden uzaklaştığı ve köylerden şehir merkezlerine yada büyük şehirlere göçlerin arttığı üzerinde duruldu.

Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti topraklarının konum olarak dünya üzerinde en iyi konumlardan ve topraklardan birine sahip olmasına rağmen her geçen gün biraz daha dışarıya bağımlı olunmasının sorgulanması gerektiği üzerinde konuşuldu.

Akgün, “Hayvancılık kolay bir iş değil. Bırakın temizliğini bakımını saman fiyatları bile belli samanı dahi dışardan ithal eden bir ülke konumuna geldik maalesef.

Sırbistan benim gözümde Bosna Hersek’i katletmiş ve terörist bir devlet ancak biz eti oradan ithal ediyoruz. Oradan ithal ettiğimiz eti et balık kurumunun depolarına dolduruyor iç piyasada satamayınca bunlar için ihale açılıyor ve bu ihaleye sadece İran devleti katılıyorsa, hayvancılığın, çiftçinin ne hale getirildiği ortada. Çiftçi mandalina ağaçlarını kesiyor, fındıklarını yakıyor, sarımsakları dereye döküyor…” diye konuştu.

Beş kilo buğday satışının ancak bir litre mazota denk geldiği kaydedilirken, artan maliyetler ve gelirin gideri karşılamaması dolayısıyla çiftçinin toprağa küstüğü, böylelikle üretim olmadığı için dışa bağımlı bir ülke konumuna geldiğimiz sonucuna varıldı.

Bu sorunların çözümünün çok zor olmadığını belirten Akgün “Bunun için çok şey yapmaya gerek yok. Kanunlara uyulsun yeterli. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında belirtilen Gayri Safi Milli Hasılanın yüzde biri çiftçiye üreticiye destek olarak verilir diyor. Ama günümüze baktığımızda o destek verilmiyor.

Bir diğer husus tarım ve hayvancılıkta kendini geliştirmiş ülkelere gidilip araştırmalar yapılsın. Ülkemiz dört mevsim yaşayan toprakları bereketli ve insanı çalışkan bir memleket.  Alanında uzmanlar gelişmiş ülkelere gidip araştırmalar yapsınlar araştırmalar sonucunda ülkemizde de neler yapılacağı konusunda çalışmalar yürütülsün” diyerek üretimin önemini ve devletin bu konudaki etkisinin büyük olduğunun altı çizildi.

AdminAdmin