Köşe Yazarları
Giriş Tarihi : 14-06-2012 12:08   Güncelleme : 14-06-2012 12:08

ATEŞİ SÖNDÜREMESEK DE SAFIMIZ BELLİ

ATEŞİ SÖNDÜREMESEK DE SAFIMIZ BELLİ

Ateşe düşen, düştüğü ateşte yanıyorsa acıyı bilmiyor demektir. Ateşe düşen, acısıyla ateşin içinde yanmıyorsa, acıyı bilen demektir.

 

Filistin kan ağlıyor, yürek dağlıyor… Bazen medyada çaresiz insanların İsrail zulmü altında kahrolduğunu görebiliyoruz. Medya sayesinde misket bombaları altında çocuklarını siper eden annelerin yürek dağlayan feryatlarını duyabiliyoruz.

 

Ancak Filistin halkının çektiği acıyı yeterince hissedemiyoruz. Ateş ve mermi içinde kalan insanların, bağımsızlık ve dini yaşamlarını özgürce yaşayabilme adına varlık yokluk mücadelesi içinde öldürülmesine sadece tanıklık ediyoruz. Yaşama dair her şeye özlem çeken bir halkın, içinde yaşatıp büyüttüğü hayallerinin yıkımını da göz ardı ediyoruz. Filistinliler vatanlarından edilmeye çalışılıyor!

 

İnsan hakları savunucuları, hayvan hakları savunucuları, demokratik platformda hak arayan sendikalar, dernekler siz bu çığlıkları duymayacak kadar sağır, bu katliamları görmeyecek kadar kör olamazsınız. İnsan olan insana kıymet verir. Dil, din, cins, ırk ayrımı yapmadan darda ve sıkıntıda olan herkese el uzatmak insanlık görevidir. Filistin halkı ateş çemberi içinde, ya siz İnsan olarak bu çemberin neresindesiniz?

 

Nemrut vardı bir zamanlar. Kendini ilah olarak kabul eder ve halkının da kendisine tabi olmasını ve secde etmesini isterdi. Nemrut, kendisine asi olanlara, mazlumlara acımaz katleder, çeşitli işkencelere tabi tutardı. İnsanlar Nemrut’tan korkardı.

 

Hz. İbrahim’in Allah’ı Rab olarak tanıtması ve zengin fakir herkesin Allah katında eşit olduğunu bildirmeye başlaması Nemrut’un pek hoşuna gitmedi. Nemrut Hz. İbrahim’in tevhid inancına karşı gelip tanrı olduğunu iddia ederek Hz. İbrahim’in peşine düştü. Ve Hz İbrahim’i cezalandırmak üzere kocaman bir ateş yaktırdı. Ateş çoğaldı çoğaldı, kocaman bir hal aldı. Ve Nemrut, Hz İbrahim’i ateşin içine attırdı. Bu durumu gören karıncalar su alıp olanca güçleriyle ateşe doğru ilerdi. Nemrut’un ateşini söndürmek için ağızlarıyla su taşımaya başladılar. Ve onları gören bir zat onlara sordu. "Siz bu küçücük zayıf halinizle, Nemrut’un yaktığı koskoca ateşi nasıl söndüreceksiniz. Buna güç yetiremezsiniz." Orada karıncaların verdiği cevap oldukça şaşırtıcıdır. Karıncalar : “Ateşi söndüremesek de safımız belli.”

 

Safımızı belli edelim mazlumun, mağdurun yanında olalım. Filistin’deki zulme sessiz kalmayalım. Belki oradaki ateşi söndürmeye gücümüz yetmeyebilir ama orda yaşayan insanların seslerine ses olabiliriz. Sizi unutmadık, yanınızdayız mesajını verebiliriz. Maddi ve manevi desteklerde bulunabiliriz. Ayrıca en önemlisi katliama uğrayan insanlara sağır ve dilsiz kalmayarak ahirette büyük bir vebalden de kurtulmuş olabiliriz.

 

Hiçbir insanı dedesinin, atasının hatasından dolayı suçlamamak gerekir. Belki Filistin Osmanlı’ya ihanet etmiş olabilir. Bunu bırakalım tarih değerlendirsin. Ancak bugünlerde Filistin’de öldürülen bebeklerin, kadınların suçu yok, tek hataları Filistinli olmak !

 

Adaletin ve hoşgörünün sahibi, mazlumun koruyucusu Osmanlı Devleti’nin yokluğu Orta Doğu’da hissediliyor. 386 yıl Osmanlı hakimiyetinde kalan Irak’taki, 402 yıl Osmanlı hakimiyetinde kalan Filistin’deki, 404 yıl Osmanlı hakimiyetinde kalan Suriye’deki otorite boşluğu; istikrarsızlığa, kaosa ve katliamlara neden olmuştur. Bugün Osmanlı yok ama Osmanoğulları var. Dün mazlumun yanındaydık bugünde mazlumun yanında olalım ateşi söndüremezsek de safımızı belli edelim.

 

Sevgi,saygı ve muhabbetle..!

 

Ramazan Osma     İletişim için: furkanmete_55@hotmail.com

 

AdminAdmin