Siyaset
Giriş Tarihi : 02-02-2015 12:44   Güncelleme : 02-02-2015 22:18

Ersoy, İç Güvenlik Paketini anlattı

TBMM İçişleri Komisyonu Başkanı ve AK Parti Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy, "Arap baharı, bir Kürt baharına dönüştürülmeye çalışıldı. Libya'da, Suriye'de, Tunus'ta, Mısır'da yaptıkları neyse, Türkiye'de de bunu bir Kürt baharına dönüştürüp, bu süreci Türkiye'de yaşatmayı planlamışlardı. Ama planları tutmadı" dedi.

Ersoy, İç Güvenlik Paketini anlattı
 Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) tarafından her hafta düzenlenen Cuma Söyleşileri programına konuşmacı olarak katılan TBMM İçişleri Komisyonu Başkanı ve AK Parti Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy, "İç Güvenlik Paketi ve ülke gündemindeki meseleler" konulu sunum yaptı. 

Sürtüşerek değil, anlaşarak büyüyeceğiz
Program, MÜSİAD tanıtım CD'sinin izlenmesi ve Sinop MÜSİAD Başkanı Ahmet Hilmi Gökmen'in selamlama konuşmasıyla başladı. Katılımcılara programa iştirakleri için teşekkür eden Gökmen, MÜSİAD hakkında bilgi verdi. Gökmen; "MÜSİAD yaklaşık 1 milyon 600 bin kişiye istihdam sağlayan, yurt içinde 85 irtibat noktası bulunan, üyelerinin sorunlarını, görüş ve önerilerini kamu kurum ve kuruluşlarına yerinde ileten, yurt dışında 5 aktif temsilci ile birlikte 63 farklı ülkede toplamda 159 nokta ile hizmet veren,iş dünyasına olduğu kadar toplumun diğer kesimleri içinde örnek bir eğitim, rehberlik,danışmanlık merkezi haline gelen, uygulama ve çalışmalarını profesyonel düşünce zeminine oturtan, KAMU YARARINA dernek statüsüne sahip güçlü bir sivil toplum kuruluşudur. Mevlana 'Güzellik birdir ama aynaları çoğaltırsan, o da çoğalır' diyor. MÜSİAD ailesi olarak, modern, fakat acımasız dünyanın dar kalıplarıyla hareket etmeyen, sadece rekabet ederek değil, paylaşarak büyümeyi, sürtüşerek değil, anlaşarak hareket etmeyi, kendisine bir hayat tarzı olarak benimsemiş iş adamlarıyız. Amacımız Sinop'un tüm dinamikleri ile el ele vererek ortak aklı ön plana çıkarıp Sinop ve ülke ekonomisine katma değer üretmektir. MÜSİAD Sinop yönetimi olarak, bugün nasılsa, yarın da hiç bir ayrım yapmadan, şehrimizin yararına her işte, herkesle, ekonomik ve sosyal ilişkiler kurmaya devam edeceğiz" dedi.

MÜSİAD'ı ilgiyle takip ediyorum
Ardından kürsüye gelen Mehmet Ersoy, MÜSİAD'ın çalışmalarını ilgi ve takdirle izlediğini belirterek, özellikle Cuma Söyleşileri programı konusunda MÜSİAD kadrosunu tebrik etti. Mehmet Ersoy; "Daha dün açtığımız MÜSİAD Sinop bir yaşına girdi. Sanki Kültür ve Turizm Bakanlığının mehter takımı dün Sinop'ta gösteri yapmış gibi. Zaman su gibi akıp geçmiş, ama bu zamana kadar bu ikinci ziyaretim. Son 1,5 yılımızı çok yoğun bir biçimde teşkilat endeksli bir çalışmaya adamak zorunda kaldık. Ne seçim hazırlıkları bitti, ne seçimimiz bitti ne il-ilçe danışmalarımız, ne de kongrelerimiz bitti. Hemen her hafta sonunu Sinop'ta geçirdik, hemen neredeyse her hafta sonunun her gününde teşkilat endeksli programlarımız oldu. Onun için bu akşam burada bulunmayı arzu etmemizin nedeni buydu aslında. Arzumuz; çok zamandır görüşemediğimiz, çok zamandır birbirimizi göremediğimiz, sağ duyunun sesini olmak adına birbirinden değerli hizmetler veren, sendikalarımız ve sivil toplum temsilcilerinin temsilcileri ile bir araya gelebilmekti. Gerçekten bana bu fırsatı verdiğiniz için, böyle geniş bir aileyi burada buluşturduğunuz için çok teşekkür ediyorum" dedi. 

Bize akıl verenler önce bir düşünsün
Daha sonra "İç güvenlik paketi ve ülke gündemindeki meseleler" konulu konuşmasına geçen Mehmet Ersoy, bölgede şahlanan ve yükselen, kendi ayakları üzerinde duran bir yeni Türkiye'nin istenmediğini belirterek, artık üzerinde oynanan oyunların üstesinden gelen güçlü ve dirayetli bir Türkiye'nin varlığına dikkat çekti. Mehmet Ersoy; "İç güvenlik meselesini konuşacaksak, Türkiye'nin iç güvenliğini tehdit eden, yada bu güvenliği yıllardır konuşmasına gerekçe olan nedenleri de çok iyi irdelememiz lazım. Bu gün bize akıl veren, bu gün bize terörle mücadelede yol gösteren, bir çok ülke gibi keşke bizimde komşumuz İsviçre olsaydı, keşke bizim de komşumuz Avusturya olsaydı, keşke bizimde komşumuz Danimarka olsaydı. Onlardan çok daha ileri bir demokrasiyle, onlardan çok daha çoğulcu ve özgürlükçü bir demokrasiyle bu ülkeyi yönetmek elbette çok kolay olurdu. 

Yıllarca kirli hesapların en güçlü muhatabı olduk
İçinde bulunduğu coğrafyada, 1. Dünya Savaşı yıllarından bu yana, yapılmış hesapların tek ve en güçlü muhatabı olan bir ülkeyseniz, dünyada mazlumlaştırılmış, garipleştirilmiş bir Otadoğu coğrafyasında ve İslam coğrafyasında, gerçekten bütün mazlumların umudu olma yolunda bir ülkeyseniz, Evlad-ı Fatihan'ın yer yüzündeki en iddialı mirasçısıysanız, elbetteki sizi kimse kendi halinize bırakmaz. Elbette ki büyük İsrail ideolojisi ile birlikte ortaya konulan vizyon, her geçen gün adım adım uygulanmaya çalışılır. Elbetteki komşularınızdan neredeyse topraklarına hakim tek bir ülke kalmadıysa, sizin sınırlarınızı koruyamayacak bir sorunla karşılaşmanızda her zaman mümkündür. Türkiye'de 30 yıldır PKK terör örgütü ve PKK terörünü konuşuyoruz. Ondan önce Türkiye çok güllük gülistanlık, çok rahat değildi. Siz güçsüz olduğunuz sürece, bundan sonra da rahat olamayacaksınız. Bu gün geldiğimiz nokta itibariyle gerçekten Türkiye iç güvenliğini sağlayabilmek adına çok büyük emekleri, çok büyük masrafları ve maliyetleri göğüsleyerek belli bir noktaya götürülmeye çalışıldı. Ancak bir taraftan ödediğimiz bu maliyetlerle eldeki çıktıları karşılaştırdığımızda, gerçekten terörle mücadelede etkin bir yöntem, etkin bir yol izleyememişiz. 30 yıldır dünyanın en büyük ordularından birine sahip olduğumuz halde, henüz özellikle Suriye ve Irak sınırlarımızı korumak noktasında ne kadar zorda kalındığını, ne kadar zayıf kaldığımızı da müşahede ediyoruz. Türkiye içerideki güvenlik politikalarını bir şekilde gözden geçirdiği, göze alabildiği, buna cesaret edebildiği anda, çok daha farklı şeylerle karşılaştı" dişe konuştu. 

Bir Kürt baharı hesaplamışlardı, ama hesap tutmadı
Arap baharının bir Kürt baharına dönüştürülmeye çalışıldığını, ama bunun çözüm süreciyle suya düştüğünü dile getiren Ersoy sözlerine şöyle devam etti; "Akıtılan kanlar, ülke içerisinde düşmanlığımızı daha da körükleyecek, Türkler ve Kürtler birlikte yaşayamaz hale getirilecek ve ondan sonra da devamlı baskı yapan, devamlı öteleyen, devamlı sıkan, devamlı yok sayan, 30 yıldır olağan üstü hallerle bölgeye yöneten bir devlet anlayışının sonunda bölgede bir patlama yaşanmasını gerçekleştirmeye çalışacaklardı. Libya'da, Suriye'de, Tunus'ta, Mısır'da yaptıkları neyse, Türkiye'de de bunu bir Kürt baharına dönüştürüp, bu süreci Türkiye'de yaşatmayı planlamışlardı. Ülke nüfusunun neredeyse yüzde 85'i kendisini Türk olarak tanımladığı bir ülkede Kürt sorunu, diyalogla, müzakereyle çözeceğim demek bir siyasi hareket için çok büyük riskti. Bu riski ülkenin geleceği açısından göze almak gerekirdi. Göze alırken de yapmamız gereken, bu ülkeyi dünden daha özgür hale getirmekti, ötekileştirmeyi bırakmaktı, yok saymayı bırakmaktı. Ben bu konuda çok ciddi mesafeler aldığımızı düşünüyorum. Biz bu mesafeyi aldıkça, büyük Türkiye'nin şahlanışı çok ciddi şekilde görüldü. Bunun sonunda başka yol ve yöntemleri kullanarak, 'bu gidişi nasıl durdurabiliriz'in arayışları başladı. Öncesinde gezi olayı, ardından 17 ve 24 aralık olayları, hepsine baktığımızda yapılmak istenen tek bir şey var. Bu ülkenin istikrarını ve bu ülkenin geleceğe güvenle gidişini durdurmak"

Konuşma, soru-cevap bölümüyle sona ererken, program sonunda MÜSİAD Sinop Başkanı Ahmet Hilmi Gökmen tarafından TBMM İçişleri Komisyonu Başkanı ve AK Parti Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy'a plaket takdim edildi. Programa; sendika, STK, kurum kuruluş temsilcileri ile çok sayıda iş adamı katıldı.
hakan akbaşhakan akbaş