Birinci olağan kongre kapsamında şehirlerarası gezerek partililerle bir araya gelen Kambalak ziyaretleri sırasında Sinop’a da uğrayarak, sohbet etti.
Güncel konular, ülke gündemi, iktidarın uyguladığı Suriye politikası ve kendi yol haritalarından bahsederek partililere şu şekilde seslendi;
“Türkiye’nin içinde bulunduğu durum hepinizin malumu böyle bir durumda dışarıyla irtibatımızı kestiğimizi düşünelim, böyle bir durumda akıl, mantık, fikir rehberliğinde Türkiye’yi bu badireden nasıl çıkartabiliriz sorusunu kendimize soralım. Türkiye niçin bu duruma düşürüldü, bugün ABD senatosu Türkiye’nin, soykırım yaptığı yönündeki kanun teklifini kabul etti. Yani Türkiye 100 yıl önceki bir fiille suçlanıyor.
Türkiye’yi bölmek isteyen gruplara silah yardımı yapıyor, yol gösteriyor, fikir veriyor, askeri ve mali yönden alabildiğine destek sağlıyor. Böyle bir ortamda aklımız bize bu girdaptan çıkmayı nasıl gösterir kendimize bunu soralım” diyerek sözlerine başladı.
SURİYE SADECE 23 MİLYON SURİYELİNİN YAŞADIĞI BİR ÜLKE DEĞİL
Türkiye’nin içinde bulunduğu duruma düşmesinin temel sebeplerinden birinin Suriye politikası olduğunun altını çizen Kamalak, akıl bir işin sonunu görebilmektir diyerek Saadet Partisi olarak Suriye politikasında gerekli uyarıları yaparak alınması gereken önlemler hakkında iktidara düşüncelerini ifade ettiklerini belirtti.
“Bizler Saadet Partisi üst yöneticileri olarak Suriye politikasının yanlış olduğunu ve Türkiye’yi bir açmaza sürüklediğini düşünerek, bizlere gitmeyiniz dedikleri halde 20 tane basın mensubuyla birlikte Suriye’ye gittik ve Esad’ı uyardık.
Biz Suriye’ye gittik diye bize Esed’ci diye ilan ettiler. O günün şartlarında iktidar sahipleri Şam camiinde sabah namazı kılmak üzere diyordu aziz milletimize, böyle randevulaşıyordu diyordu. Bizler ise HAYIR diyorduk. Düşünün ki güçlü bir iktidara yolunuz yanlış diyebilmek kolay bir şey değil…
Türkiye olarak 15 günde değil 15 dakikada da Suriye’ye girebilirsiniz ama 15 yılda çıkamazsınız. Çıktığınızda da kolunuz kanadınız kırılmış olarak, ülkeniz bölünmüş olarak çıkarsınız. Çünkü Suriye sadece 23 milyon Suriye halkının yaşadığı bir ülke değil. Orada Amerika var , Rusya var, Çin var, İsrail var, İran var, orada Avrupa var bir bütün halinde, onlarla işbirliği içerisinde olan 72 millet var…” diyen Kamalak, o dönemde Suriye’ye gidip Esed’e uyarılarda bulundukları için kendilerini Esedci olarak ilan edildiğini söyledi.
ERGENEKON BALYOz DAVALARINDA DA İKTİDARI UYARDIK
Ergenekon, Balyoz davalarında da iktidarın yanlış politikası izlediğini ve o dönemde bunları gündeme getirdiklerini belirten Kamalak, bu davalarda Türk Ordusuna zarar geldiğinin altını çizdi.
“Kim varsa asker tutuklanıp içeri atılıyordu. Biz yine yanlış yaptıklarını söyledik. Darbecilerin, suç işleyenlerin elbette cezalandırılmak lazım ama orduyu yıpratmayın. Ordu bu devletin temel sütunlarından biridir. Ordu’yu tahrip edecek olursanız korkarız ki gün gelir Güneydoğuya gönderecek subay bulamazsınız. O zaman da bizlere darbecilerin dinci ayağı dediler şimdi içerde bir tane Ergenekoncu, Balyozcu var mı? O gün tutukladıklarının birçoğuna bizim vergilerimizle milyonlarca lira tazminat ödendi…” diyerek bu davalarda da iktidarın izlediği politikanın yanlış olduğunu söylediklerini ve başta Türk Ordu’su olmak üzere ekonominin de yıpranmış olduğunu ifade etti.
MÜCADELENİN YERİ OSLO İMRALI KANDİL DEĞİL TBMM’DİR DEDİK
Çözüm süreci dediler, biz yine yanlış yoldasınız dedik. Bir kitleye bir grubu hem terörist diye suçluyorsunuz hem de müzakere masasına oturuyorsunuz. Teröristle müzakere değil mücadele edilir! Mücadelenin yeri de Oslo, Kandil, İmralı değil mücadelenin yeri milli iradenin toplandığı yer Türkiye Büyük Millet Meclisidir dediğimizde yandaş medya başta olmak üzere kıskanıyorsunuz dediler” diyen Kamalak, bu süreçte teröristlerle müzakere yapmaya çalışılmasının Türkiye Cumhuriyeti’ne yapılmış bir ihanet olduğunun altını çizdi.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin çözümünün birlik bütünlük ve beraberlikten çektiği söyleyen Kamalak, Avrupa ülkeleri bir olup Türkiye’ye baskı uygularken, tüm İslam aleminin bir olması gerektiğini belirtti.
