Bir milletin varlığını devam ettirebilmesi,ayakta durabilmesi,güçlü ve müreffeh bir şekilde geleceğini garanti altına alabilmesi için kendilerini yetiştirecek ,hayata hazırlayacak eğitimcilere ve öğretmenlere önem vermeli ve onların değerini iyi anlamalıdırlar.
Cumhuriyetin ilk yıllarındaki öğretmenlikle günümüzdeki öğretmenlik konumuyla,değeriyle çok farklı. O yıllarda milletvekili maaşlarının artırılması talep edildiğinde, Atatürk milletvekili maaşında, öğretmenlerin maaşını esas alın ve onların aldığı maaşı aşmayın,demesinde öğretmenliğin ne kadar saygın bir meslek olduğunu ve ne kadar önem verdiğini göstermiştir.Hatta maaştan daha önemlisi öğretmenin protokolde yerini en ön sıra olarak belirlemişti.Mesleğin önemini sadece ona devletin vereceği değerle de belirleyemeyiz,öğretmenlik mesleğini seçenler bu mesleği rastgele seçemezler,öğretmenlik her hangi bir kamu mesleği değildir,bu mesleği idealinde yaşatanlar içinde gerçek anlamda insan sevgisi taşıyanlar,yapacakları işi kesinlikle maddiyatla ölçmeyecek özverili insanlar seçmelidir.Öğretmen sürekli kendini yenileyen,ülkesini ve dünyasını tanıyan ve ilgili kişidir,o çevresine her yönüyle örnek olmak zorundadır,giyimiyle konuşmasıyla farklı olmak zorundadır,görev yaptığım yerde bir saygın Kaymakam beyin sözünü unutmam, o “Her mesleğin emeklisi olur, öğretmenin emeklisi olmaz, o her durumda aydınlatıcı örnek kişiliğini,öğretici kişiliğini göstermek zorundadır” demişti(acaba öylemidir).
Son zamanlarda hangi amaçla olursa olsun sivil itaatsizlik (adı bile anormal) adı altında saçı başı birbirine karışık kravatsız… görüntüler benim hayalimdeki öğretmen profiline hiç uymuyor.Otobüs firması bile sürücülerine bir kıyafet zorunluluğu getirirken,biz toplumu eğiten,öğretmenlerimize bu görüntüyle ne kazandırırız,lütfen bunu çok iyi düşünelim.Kılık kıyafet insanın kendine ve mesleğine verdiği değerin ölçüsüdür,kendine değer vermeyenin karşısından kendisine değer vermesini bekleyemez.Eğitim-Öğretimin kalitesi toplumun gelişmesinin en önemli kaynağıdır.
Çünkü;Atatürk’ün işaret ettiği gibi ”Eğiticiden ,öğretmenden, yoksun bir millet henüz millet namını almak yeteneğine kavuşmamıştır” Bu demektir ki; öğretmene değer vermeyen,ona itibar etmeyen,öğretmenin önemini kavrayamayan bir toplum ve bir millet geleceğini onarılması zor ve imkansız sıkıntılara sokmakta ve hüsrana uğratmaktadır.Çünkü:öğretmen kendisine emanet edilen çocukları ve gençleri her türlü fedakarlıklara katlanarak aklın ve bilimin ışığında yetiştirmeye ve hayata hazırlamaya,onları ahlaklı, karakterli,kişilikli, vatanını ve milletini seven,hür ve bilimsel düşünme gücüne sahip birer fert olarak topluma kazandırmaya çalışmakta ve gayret göstermektedir.Gerçek öğretmen müfredatının dışına çıkabilen,öğrencisini öncelikle bu toplumun bir bireyi olduğunu,düşünen,tartışan,konuşan ülkesini bayrağını seven bireyler olarak yetiştirmelidir.Bu anlamda farklı etkinliklerle öğrencisini yaşadığı toplumla iç içe yaşatabilmelidir.
“Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.” diyen Hz. Ali’nin bu sözünü ne kadar dikkate alıyor ve ne kadar değer veriyoruz? Öğretmenlik mesleğini sıradan bir meslek gibi gören ,onu çocuğunun bir rehberi,bir eğiticisi ve bir uzmanı gibi değil de çocuğunun dadısı gibi gören bir zihniyetin ne kadar yanılgı içine düştüğünü ,ne kadar vahim bir durum sergilediğini bu mesleğin kıymetini bilenler üzüntü ile izlemektedirler.
Baş öğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün “İnsanlık toplumunun en fedakar,en saygıdeğer unsurları hiç şüphesiz öğretmenlerdir” Sözü öğretmenin ve öğretmenlik mesleğinin önemini açıklayan en değerli sözdür.
Öğretmenlik mesleğinin onurlu insanlarını 24 Kasım Öğretmenler Gününü içtenlikle kutluyorum, aramızdan ayrılanları rahmetle anıyorum.
Mustafa EFENDİOĞLU
Gerze Tapu Müdürü
