Güncel
Giriş Tarihi : 01-01-2016 18:38   Güncelleme : 01-01-2016 18:23

Ümmet Olma Bilinci Konuşuldu

Eğitim Bir Sen Sinop Şubesi Halk Eğitim Merkezinden, Suriye Türkmen Meclis Başkanı Abdurrahman MUSTAFA , Yrd.Doç.Dr. Hasan Selim KIROĞLU'nun katılımıyla ''Birlik, Dirlik, Millet ve Ümmet Olma Bilincinde'' konferansı düzenledi

 Ümmet Olma Bilinci Konuşuldu

Eğitim Bir Sen Sinop Şube Başkanı Mustafa ASLAN açılış konuşması yaparak programa başta katılan Suriye Türkmen Meclis Başkanı Abdurrahman MUSTAFA, Sinop Üniversitesi Rektörü Nihat DALGIN, İl Milli Eğitim Müdürü Nevzat TÜRKKAN, Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Kamil DEMİRCİ ve diğer programa katılan konuklara teşekkür etti.

ASLAN; Sendikalar Çalışanların çalışma hayatına ilişkin sorunlarını çözmek, ortak çıkarlarını ve haklarını korumak, geliştirmek için kurulmuşlardır.

Eğitim-Bir-Sen, insanlık tarihinin hak, emek ve özgürlük mücadelesindeki büyük yolculuğunda insan merkezli, hak endeksli hareket etmeyi tercih etmiş olanların, milletimizin tarihsel kökleri ve Anadolu coğrafyasının manevi iklimiyle ahenkli mücadelesinin adresi olmuştur.

Emeğin doğal sonucu olan ‘Hak’ olgusunu, huzurunun sigortası olarak ele alan medeniyetimiz, ‘İşçinin ücretini alnının teri kurumadan veriniz’ buyruğundaki ince ayarı insan için hakim kılmak Eğitim-Bir-Sen’in varoluşunun ve mücadelesinin temel taşıdır...

Eğitim-Bir-Sen’i ‘güçlüyü haklı kılmak için değil, haklıyı güçlü kılmak’ için kuranlar, sonrasında büyük mücadeleyle bugünlere taşıyanlar, sendikayı; çalışanların sosyal ve ekonomik hak ve menfaatlerini geliştirme mücadelesinin bir aygıtı olmasının yanında, insan olarak yardımlaşmayı, toplum olarak dayanışmayı, kul olarak iyilikleri teşvik etmeyi, mümin olarak kötülüklere mani olmayı, değerlerimize yönelik saldırıları bertaraf etmeyi, medeniyet birikimimizi gelecek nesillere aktarmayı, böylelikle dünyada refahı, ahir hayatta saadeti yakalamış bir toplum meydana getirmekle sendikacılığı toptan bir imkân aracı olarak görmüşler, bu mecranın maddi boyutuna manevi bir iklim katarak yeni bir çığır açmışlardır.

Eğitim-Bir-Sen, Hılfu’l-fudul’dan başlayan hakkı tutup kaldırma cesaretini, Fütüvvet teşkilatında biriken kardeşlikle birleştirip, Ahilikle yoğurarak tarihi birikimimize dayanmıştır.

Eğitim-Bir-Sen, emeğin renginin olamayacağını, özgürlüğün aidiyetlere göre değil hukuki standartlara göre olması gerektiğini,

üretimin sömürüsüz, tüketimin israfsız ve değerli olduğu bilinciyle, insan hak ve özgürlüklerini dikkate almayan her türlü iradeye başkaldırmış, sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada iradesine ipotek konulan mustaz’afların ve mazlumların yanında olmuştur.

Eğitim-Bir-Sen’in çeyrek asırlık mücadelesinde, hak içinde zerreyle kürreyi birbirinden ayırmayan, ucunda emek varsa miskali dahi ıskalamayan, masum bir insanın hayatını tüm insanlığın hayatıyla eş tutan bir mücadelenin değerleriyle barışık, hakkın hamisi, hukukun savunucusu ve alın terinin mücadelesinin adresi olmuştur.

ASLAN'ın konuşması sonrasında Suriye Türkmen Meclis Başkanı Abdurrahman MUSTAFA, yaptığı konuşmada, 5 yıldır Suriye'de önemli bir savaş verdiklerini ifade ederek, Suriye Türkmenleri’ nin adalet ve bağımsızlık isyanının, bugün bambaşka bir noktaya taşındığını söyledi.

Konuşmasının devamında Suriye Türkmenleri’ nin sessiz sedasız katledildiğini, zorla göç ettirildiğini dile getiren MUSTAFA, "Küresel güç odakları kozlarını Suriye'de paylaşıyorlar. Böyle bir ortamda asıl zararı masum siviller görüyor, maalesef ki en büyük zararı da Suriye Türkmenleri görmektedir" diye konuştu.

Suriye’de yaşanan zulme ve dış güçlerin oyunlarına da değinen Abdurrahman MUSTAFA, “Açıkça görüldüğü gibi Suriye’de savaş tek taraflı bir savaş değildir. Savaş sadece sahada yürütülmemektedir. Atılan her bomba geçmişimizi silmek ve yok etmek içindir. Ne kadar uzak kalmış olsak da kaderimiz de geleceğimizde bir ve tektir. Tek tutunacak tek dalımız devleti ile milletiyle Türkiye’ dir. Allah’ın izniyle bu kirli oyunu bozacağız. Mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Vatanımızı bırakacak değiliz. Birliklerimiz son neferine kadar savaşmada kararlıyız.” dedi.

Konferansa Konuşmacı olarak katılan Yrd.Doç.Dr. Hasan Selim KIROĞLU ''Birlik, Dirlik, Millet ve Ümmet Olma Bilincinde'' satırbaşlarında kısaca şunlara değindi;

Ümmet olma bilincinin oluşması ve yeni bir dünyanın kurulması için çalışmaların

yoğunlaştırılması gerektiğini söyleyen KIROĞLU, "Önce bir cümle ile bütün insanlığa saadet

getirecek hepinizin çok iyi bildiği temel bir kuralı tekrar etmek istiyorum. İslamsız saadet olmaz. İslam bütün insanlığın hem bu dünyada hem de âhirette huzur içinde yaşamasının temel şartıdır. İslam'ın kuralları ihlal edildikçe toplumda huzursuzluklar başlar ve insanlar birbirlerinin hakkına tecavüz ederler. Anarşi baş gösterir" dedi.

Batılıların kurduğu düzen taklit edilerek Müslümanlık yaşanamaz:

Allah'ın 'Birbirinize sımsıkı sarılın, birbirinizden ayrılmayın' emrettiğini berilten KIROĞLU, Allah'ın bu emrine Müslümanlar olarak uyacağız. Hep birlikte olacağız. Müslümanlar Allah katında tek bir ümmettir. Osmanlının yıkılıp İslam Birliğini temsil eden Halife tahttan indirilerek, vatanından sürülene kadar bu âyetin emrine uyuluyordu. İslam âleminin bir başı vardı ve İslam âlemi dış düşmanlara karşı birlikte hareket edebilecek durumdaydı" dedi. "Hilafet dönemlerinde Müslümanlar dünyaya hâkimdi. Yeryüzünde hak ve adaleti Müslümanlar sağlıyorlardı. İslam âlemi başsız kalınca dünya hâkimiyeti Siyonist ve emperyalist güçlerin eline geçti.

KIROĞLU, "Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra İskoçya'da yapılan bir NATO toplantısında, 'Şimdi ne yapacağız, NATO'yu fesih mi edeceğiz ?' sorusuna İngiltere'nin o günkü Başbakanı Teacher: "Düşmanı olmayan ideoloji yaşayamaz. Bizim yasayabilmemiz için mutlaka bir düşmanımızın olması lazımdır. Sovyetler Birliği dağıldı ve düşman olmaktan çıktı. Onun yerine yeni bir düşman koymamız gerekiyor. Bu yeni düşman İslam olacaktır" cevabını vermiştir. Dünyada meydana gelen olaylar tesadüfen oluyor değil.


İslam düşmanı emperyalist dış güçler bütün bu olayları planlayarak yapıyor. Afganistan'da devamlı Müslümanlar öldürülüyor. Irak'ta bir buçuk milyon insan öldürüldü. Namuslu ev hanımlarının ırzına geçildi. Irak fiilen üçe bölündü. Amerika'nın ve İsrail'in ektiği düşmanlık tohumları neticesinde Irakta halk birbirini öldürmeye devam ediyor. Libya'da da aynı şeyler oldu. Kaddafi'nin linç edilmesinin ardından batılı güçler tarafından daha önce kin ve nefret tohumları ekilerek silahlandırılmış olan kabileler birbirlerini öldürmeye devam ediyorlar. Amerikalı ve Avrupalı petrol şirketleri Libya petrollerini ele geçirdi".Aynı şekilde "Keşmir'de zulüm var, Arakan'da zulüm var. Dünyanın her yerinde Müslümanlara zulmediliyor. Siyonizm'in planı uygulanıyor. Fas'tan Endonezya'ya kadar Müslüman ülkelerin sınırları yeniden çizilmek üzere bu ülkeler parçalanıyor. Orta Doğu ve İslam Çoğrafyası kanlar içinde yüzerken Siyonist israil ve batılılar ancak emellerine ulaşmanın zevk ve sefanın içerisindeler. İslam âlemi de hâlâ bu zulümleri düzeltebilmenin tek yolu olan Allah'ın "Birlikte olun parçalanıp ayrılığa düşmeyin' emrine kayıtsız vaziyette birlik ve beraberlikten uzak bu zulümleri seyrediyor. Bir kısmı da zalimlerle birlikte onların istediklerini yapıyor. Müslümanlar birleşerek bir güç haline gelmezse hem bu zulümler devam eder hem de biz inim inim inlemeye devam edeceğiz" dedi.

Ümmet olmanın Bir olmanın Diri olmanın zamanıdır;

-Yeni bir birlikteliğin alt yapısı kurulmalı

-Müslüman Ülkeler Birleşmiş Milletleri,

-Müslüman Ülkeler Askeri Gücü,

-Müslüman Ülkeler Ekonomik İşbirliği Teşkilâtı,

-Faizsiz çalışan yeni bir İslam Dünya Bankası

-Müslüman Ülkeler Arası Para Fonu,

-Para birimi olarak İslam Dinarı veya yeni bir para birimi,

-Müslüman ülkeler Kültür İşbirliği Teşkilâtı, Ümmetin birlikteliği ve kardeşliğinin altyapıs biran önce kurulmalıdır."

KIROĞLU son olarak

Bütün bunların yapılabilmesinin ön şartı da, Müslümanların yaşadığı ülkelerde batının dayattığı hayat düzeni yerine Allah'ın bizim için seçtiği, din olarak râzı olduğunu bildirdiği düzeni, O'nun emrettiği şekilde kurmalarıdır. Batılıların kurduğu düzen taklit edilerek Müslümanlık yaşanamaz. Dünyâ ve âhiret saadetine ulaşılmaz" dedi.

Konferans Sonunda Cengiz GÜNDÜZ'ün hazırlamış olduğu ''hoş seda'' ilahi programıyla son buldu.

 

hakan akbaşhakan akbaş