Güncel
Giriş Tarihi : 02-03-2016 15:30   Güncelleme : 02-03-2016 13:36

Yakın Tarihe Işık Tuttu

İsmail Mızraklı ile Gerze'nin tarihine doğru bir yolculuğa çıktık

Yakın Tarihe Işık Tuttu

İlçemizde ticaret ile uğraşan, sevilen, sayılan ve TOY TOY İsmail olarak tanınan İsmail Mızraklı, Gerze'de 1956 yılında yaşanan yangın felaketinin öncesini konu alan ''GERZE'M'' adını taşıyan kitabını çıkararak tüm Gerzelilere armağan etti.

Elinde bulundurduğu zengin arşivi sayesinde Gerze'nin 1930'lu 40'lı yıllara ait resimleriyle o zamanın cadde ve sokaklarını, insanlarını, kentin mimarisini yeni nesile aktararak bilgi edinmesine katkı sağlayan İsmail Mızraklı, nam-ı diğer TOYTOY İsmail ile Gerze yangınına dair önemli hatıralarını ve kitabını konuştuk.


İlk olarak yangın sonrası yaşananları anlatmaya başlayan Mızraklı yangından zarar gören bir çok vatandaşa yangın evi tahsis edildiğini, isteyenlere kendi mıntıkalarında arsa verildiğini üzerine evini yapıp tamamlayanlara Emlak Bankasından o zamanın parasıyla 20 bin lira yapım bedeli verildiğini ayrıca yangın evi tahsis edilenlere de 20 bin lira tahakkuk ettirildiğini bu bedelin ileri zamanlarda yapılan seçimlerde önce yarısının daha sonra tamamının af olmasıyla vatandaşın hemen hemen bedava ev sahibi olduğunu aktardı.

1956 Yangınından önce komşuluk bağı vardı

Yaşanan felaket öncesi komşuluk ilişkilerine de değinen Mızraklı, komşunun ne ihtiyacı varsa ne yapılacak ise mahalleli hep beraber yapardı. Mahalle sınırları içinde kimin evinde yemek piştiyse ihtiyacı olan ailelere o evlerden yemek giderdi. Bugünün şartlarına bakıldığında apartman dairelerinde oturanlar üst komşusunu tanımıyor. O günler ile bu günler arasında komşuluk ilişkileri bakımından büyük uçurum var.

İnsanların o zamanki giyimleri bile daha düzenliydi

Kitaptaki fotoğraflara bakıldığında insanlar Atatürk İlke ve İnkılaplarından gördükleri düzen,nizam içinde, devletine, milletine saygılı bireylerdi. Bu güne geldiğimizde bu saygı nispeten azaldı. İnsanlar kendi menfaatlerine göre hareket eder oldu.

Felaketi yaşayanlar kitabın yapraklarını çevirirken gözleri doluyor

Felaketi yaşamayan bilmeyen için kitabın baskısı güzel, resimler güzel ama yangını yaşayan bilenler içinse bu bulunmaz bir eser. O felaketi yaşayanlar resimlere bakar bakmaz duygulanıyorlar. Gençler için ise bu kitap çok önemli yeni nesil bu şekilde geçmişini tanıyacak ve öğrenecek.

Kitabı hazırlamayı biraz daha erteleseydim kaynak olarak baş vurduğum insanları bulamazdım. Bu son fasıldı o fasıllıda kullandım ve çokta memnunum. Maddi ve manevi olarak baya uğraştım ama o kadar mesudum ki insanlara bir hizmet verdim bir eser bıraktım.

Yangın Öncesi Gerze Kent Yapısı Nasıldı?

Mızraklı, 1956 yangını öncesi ilçemizin yerleşim planının nasıl olduğunu da plan krokisi üzerinde anlatarak yapılan değişiklikler ile ilgili bilgilerini aktardı.

Köşk caddesinde herhangi bir değişiklik olmadığını belirten Mızraklı, Köşk Mahallesi 1956 yılından öncede yandığı için o zaman buradaki yolların çok düzenli olduğunu, sokakların birbirine paralel, köşke giden geniş cadde ve şimdiki gibi sıkışık olmayan evlerin bulunduğunu, iki tane sinemanın olduğunu, hastanenin bu günkü belediyenin alt tarafındaki çamlıkta, postanenin pazar yerinde olduğunu ifade etti.

Yangın Öncesi Gerze’nin Teolojik Yapısı

Köşk mahallesinde o zamanlar cami olduğunu aktaran Mızraklı şuanda otel havuzunun olduğu yerde 1956 öncesinde bir cami bulunduğunu toplamda ilçede 3 adet caminin olduğunu, Şuanda Belediye Kültür Merkezi olarak kullanılan yerin karşısındaki zeytinlikte ise gayri Müslimlerin ibadet yeri olan kilise bulunduğunu, daha sonra onların göç etmesiyle hapishaneye dönüştürüldüğünü sözlerine ekledi.

1956 yılı öncesinde Gerze'de azımsanmayacak kadar gayrimüslim olduğu bilgisini de veren Mızraklı “Daha sonra muhacir dediğimiz bizim vatandaşlarımızla, gayrimüslimler takas edildi.” dedi

Gayrimüslimlerin ilçemizden ayrılmasıyla birlikte onlardan boşalan evlere, konutlara ise ilçemize getirilen muhacir dediğimiz vatandaşlarımız yerleştirildiğini kaydeden Mızraklı,  Köşk mahallesindeki evlerin tamamında gayrimüslimler otururdu, takas yaşanınca gelen muhacirler gayrimüslimlerin evine yerleştirildi. “ ifadelerini kullandı

Sadece yangın bölgesinde 16 çeşmemiz vardı

Yangın öncesi Gerze’de vatandaşlarca yapılan su çeşmelerini anlatan Mızraklı, ”Çarşı mahallesindeki çeşmeleri besleyen suyun kaynağı karaman yerindeki ana kaynaktan çıkardı. O zaman plastik boru gibi çeşitli malzemeler olmadığı için bu sular yapılan taş kanallardan geçerek çeşmelerimize ulaşırdı. Bu çeşmelerin isimleri genelde Hacı lakabıyla anılırdı. Çünkü Hacca giden vatandaşlar o dönemde bir çeşme yaptırırdı. O dönemde Belediye çeşmesi yani terkos suyu yoktu. Durumu müsait insanlar çeşmeleri yaptırırdı. Ne yazık ki bugün bu çeşmelerden bir iki tane kaldı. Yapılaşma ve inşaat suyollarını kesti. Suyollarının kapanmasıyla kültürümüzde yeri olan çeşmelerde yok olmak üzere.” Dedi.

Haftada iki gün Gerze'ye gemi gelirdi

Yangından önce ticari faaliyetin ilçeye gelen gemiler vasıtasıyla yapıldığını belirten Mızraklı İstanbul'dan kalkan gemilerin Karadeniz sahili boyunca limanlara uğrayarak yük bıraktığını ve duraklardan birisinin de Gerze Limanı olduğunu ifade etti.

Mızraklı o dönemdeki ticareti şöyle anlattı;

İstanbul'dan çıkmak suretiyle Gerze Limanı'na haftada bir gün gemi gelirdi. Daha sonra ticaret hacmi artınca haftada iki güne çıktı. Bu gemi öncelikle Boyabat'ın ve Gerze yükünü ilçemize bırakır ardından yoluna devam ederdi. Boyabatlılar bu yemişlere çok düşkündü.

Boyabat'ın en büyük yükü kuru incir ve kuru üzümdü. Gelen bu yemişler at arabalarına yüklenir ve Boyabat'a iki günde giderdi. Dönüşte de yumurta, kabak çekirdeği ve köylülerin yünden yaptığı eski kazak, çorap gibi kıyafetler tekrar ip yapılması için at arabalarıyla Gerze Limanı'na gönderilirdi. Her hafta cumartesi günleri Gerze'den yüklü miktarda yumurta gemilere yüklenirdi. 1960 sonrasında ise karayolu ağının güçlenmesiyle birlikte her hafta Cumartesi günleri ilçemizden bir kamyon yumurta İstanbul’a ve yine bir iki kamyon mısır ise İzmit'teki mısır özü yağı fabrikasına mısır gönderildi.

Biz artık ilçe olarak ne yazık ki ne mısır gönderebiliyoruz, nede yumurtayı sağa sola gönderebilir olduk, çünkü bizler artık üretim değil tüketim toplumu olduk.

Kitap’ın çıkmasının ardından gelen yoğun talep üzerine yeni bir baskıya gidileceğini ve bu baskıda kitapta bulunan fotoğraflardaki kişilerinde isim olarak belirtileceğini, kitap'ın daha çok görselle fotoğrafla güçlendirileceği ve bu ikinci baskı eserin ise Haziran ayı gibi isteyen vatandaşlarımıza dağıtılacağı müjdesini verdi.

 

 

 

AdminAdmin