KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN'IN SUÇU NE ?

Sevgili okurlarım yeni bir yazı ile yine karşınızda olmanın mutluluğunu ve onurunu yaşıyorum. Dünden beri çok şaşkın ve çok garip duygular içindeyim. Osmanlıya karşı vefa borcu olan bir milletin torunu olarak, bir televizyon dizisi ile hayal kırıklığına uğradım ve bu dizi yüzünden ah alacağımızı da düşündüm. Muhteşem Yüzyıl adlı yeni bir televizyon dizisi Kanuni Sultan Süleyman’ın suçu ne dedirtti.
1520-1566 yılları arasında Osmanlı Devletine zirve dönemi yaşatan, yarım asırlık bir dönemde dünyayı titreten Kanuni Sultan Süleyman’ın, yani Avrupalıların Muhteşem diye adlandırdığı padişahımızın bugünlerde kemiklerini sızlatır olduk.
Malum dizide Kanuni, zevk-i sefa düşkünü, saray entrikaları içinde zaman kaybeden, harem içinde kadınlarla eğelenmekten haz alan biri olarak resmedildi. Oysa öyle miydi? Elbette hayır.
Kanuni Sultan Süleyman, Merkez Efendi, Sümbül Efendi, Yahya Efendi, Ebu Suud Efendi gibi Allah dostlarının terbiyesi ile yetişmiş, adaleti ve hoşgörüsüyle nam salmış Muhteşem Süleyman acaba sarayda kaybedecek, sefaya dalacak zamanı var mıydı?
Babası, Yavuz Sultan Selim'den
Kanuni Sultan Süleyman döneminden kıssadan bir hisse: Kânûnî’nin Avusturya’ya yaptığı seferlerin birinde idi. Ordu düşmana doğru ilerlerken, gayr-i müslim köylerinden de geçiliyordu. Kânûnî, mola verdiği bir sırada hıristiyan bir köylü, huzûruna geldi ve:
“–Sultanımız! Askerlerinizden birisi bağımdan üzüm koparmış ve yerine de parasını asmış! Size teşekkür ve tebrîke geldim.” dedi.
Bunun üzerine Kânûnî Sultan Süleyman Han, derhal o askeri buldurtup seferden menetti. Buna hayret eden hıristiyan köylüye de şöyle dedi:
“–Askerin hâli, zafer ve nusretin ilk adımıdır. Eğer o asker, parayı üzümünü aldığı asmaya bağlamamış olsaydı, bu ordunun adı zâlimler ordusu olurdu ve o askerin kellesi giderdi. O parayı asmaya bıraktığı için kellesini kurtardı, ancak sahibinden izinsiz mal aldığı için seferden men cezasına çarptırıldı.”
Böyle inançlı, ihlâslı bir padişaha hakaret etmek, şahsını karalamak büyük bir vebaldir. Osmanlı Devletine, Osmanlı Padişahlarına sahip çıkalım. (1299-1922 ) 623 yıllık Osmanlı zevke, aleme dalsa idi Fransa gibi ihtilal yaşardı. Ve Osmanlı eğlenceye dalıp Fransa gibi halkına hiçbir zaman ekmek yoksa pasta yiyiniz demedi.
Nedendir bilmem tarihimizi karalayan, aslımızı inkar eden diziler, kitaplar takdir görüyor. Anlaşılan odur ki aslımızla düşman edilme gayreti içinde çekiştiriliyoruz. “Bizim dışımızdakilere benzemeye yeltenen bizden değildir” diyor peygamber efendimiz. Osmanlıya sahip çıkalım aslımızı yaşayalım, aslımız dışında kimseye benzemeye çalışmayalım.
RAMAZAN OSMA
İletisim icin: [email protected]
İlgili Galeriler
gönlüne sağlık
türklerin ejdadına, aslına böyle dizi filimlerle saldıranlara sormak lazım
senin aslın ne kimsin sermayeni kim veriyor.
türk tarih kurumunun yetkisi yokmu bu ülke sınırları içinde tarihle ilgili yazılan fragmanve çekim yapıp rol alan sanaristlere bir yaptırım olamazmı tarihi yanlış
işleyip halkın gözünde geçmişimizi küçük düşürücü yayın yapmak suç olup
adli makamlarda yargılanmalıdır
böyle filimlerde tarih bilmiyorsan .
ehli bir tarihçiden faydalanmıyorsan sen nesin.
yoksa bu muhteşem yüzyıl dizisi sanaristi devşirmemi
yada türkiyeye çamur atanlara ödül veriliyor odamı ödül alacak
orhan pamuk misali
size duyarlılığınızdan dolayı tşk ediyorum sayın r.osma
kazım aydın gerze bolalı köylü
Bizler kendi değerlerimize sahip çıkmadıkça Osmanlı denilince aklına "padişahların sadece apış arasını düşündükleri, zevk-i sefaya daldıkları..." fikri gelen daha doğrusu topluma bu imajı vermeye çalışan -kısmende maalesef başarılı olan- bu zihniyet elbette böyle filmler çekecek, Osmanlı Devleti'ni aşağılamaya çalışacaklardır. Bundan daha doğal ne olabilir! Biraz da suçu kendimizde aramamız gerekir. Kötü niyetli yapımcıların böyle filmler çekmesinden önce Gerçek Osmanlı Tarihini anlatan filmler adam gibi yapımcılar tarafından çekilemez miydi???
Senin eline su dökemeyiz ama tarihi bir olayı da bu yazı vesilesiyle yazmak isterim.
Kanuni Sultan Süleyman ölümünden önce bir kutu vezirine vererek şöyle der: " Vezirim bu kutuyu ben ölünce benimle birlikte mezara gömün" diye vasiyet eder.
Kanuni ölünce vasiyeti gereği emanet ettiği kutu mezarına gömülmek üzere mezara getirilince İmam mezara bu kutunun asla koulamayacağını, dinimize uygun olmadığını ifade eder ve koydurmaz. Kanuninin Hocası Ebu Suud'da oradadır ve kutunun açılmasını ister. Kutu açıldığında görülürki bir kağıt vardır. Kağıda Kanuni şunları yazmıştır. Padişahlığı döneminde aldığı tüm savaş veya başka kararlara ait Ebu Suud Hoca'nın verdiği fetvalar vardır. Ebu Suud Hoca bunu görünce Ey Kanuni sen kendini kurtardın, benim halim nicedir? demiştir.
İşte Osmanlı padişahlarının anlayışı.... Bizler! bu gerçekleri bilmeden iftira atıp tutalım... Bakalım bizim! halimiz nicedir...
O.Y.
HAYATI BOYUNCA MİLLETİ İÇİN DEĞİL, EGOSU VE VÜCUDU İÇİN ÇALIŞANLAR, MİLLETİ UĞRUNA BİNLERCE KİLOMETREYİ KOŞUP ONUN UĞRUNDA ÖLMEYİ ANLAYAMAZLAR. TARİHİ KOKUTANLARIN ÖLÇÜSÜ TARTISI OLMAZ, OLAMAZ. ASLINI BİLMEYENLERİN DÜŞTÜĞÜ REZİLLİKTİR BU. SOYUNA KARŞI KÜFREDENLER ÇOCUKLARINDAN BUNUN KARŞILIĞINI KAT BE KAT GÖRECEKLERDİR. KALEMİNE KUVVET KARDEŞİM.