Soğuk algınlığı ve grip halk arasında aynı hastalık gibi bilinse de tıpta iki ayrı hastalık olarak değerlendirilip, tedavi yöntemleri farklılık gösterebiliyor.
Soğuk algınlığında ateş nadir görünürken, gripte ateş 38 derece veya üstü
Soğuk algınlığında baş ağrısı nadir görünürken gripte genellikle baş ağrısı
Yorgunluk hissi soğuk algınlığında daha hafifken, gripte uzun süreli ve ağır yorgunluk hissi
Burun tıkanıklığı ve hapşırık soğuk algınlığında sıkça yaşanırken, gripte nadir görünür
Soğuk algınlığında yaşanan komplikasyonlar sinüzit ve otit gibi daha hafif sonuçlar doğururken, gripte zatürre ve bronşit bazen de daha ölümcül risklerle karşılaşılabilir diyen uzmanlar hastalanan vatandaşların öncelikle hastalığını tanımasının önemli olduğundan bahsetti.
Mevsim geçişlerinde bu hastalıklardan korunmanın en önemli etkenlerinden birisi beslenme alışkanlığı. Soğuk algınlığı, gribe oranla daha hafif ve basit tedavi yöntemleriyle atlatılabilirken her iki hastalıkta da bol su tüketmek, meyve ve sebze ağırlıklı beslenmenin oldukça önemli olduğunu vurgulayan uzmanlar ayrıca yaşanan ani hava değişimlerini de göz önünde bulundurarak giyinilmesi gerektiğini hava sıcak olsa dahi mutlaka koruyucu kıyafetler bulundurulmasının önemli olduğunu belirtiyor.
Beslenme ve Bol Su Tüketimi Çok Önemli
Çok kalabalık ortamlarda bulunmamak, hastalığı olan kişilerle temastan kaçınmanın yanı sıra genel olarak bağışıklık sisteminin de güçlendirilmesi için C vitamini, çinko, omega 3 açısından zengin gıdalarla beslenmek önemli.
Çinko ihtiyacı için kuzu ve sığır eti, ıspanak, kuru fasulye, bezelye, mantar ve kabak, C vitamini ihtiyacı için portakal, mandalina, turunç ve bol limonlu sebze salataları, Omega-3 içinse balık ve ceviz öneriliyor. Kış aylarında çay, kahve gibi içeceklerin daha fazla tüketildiğine dikkat çeken uzmanlar, bunların suyun yerini tutmadığını aksine vücuttaki suyun atılmasına sebep olduğunu belirterek, kış aylarında da suyun bol miktarda tüketilmesi gerektiğinin altını çiziyor.
Uzmanlar ayrıca antibiyotik kullanımında vatandaşların daha hassas ve ısrarcı olmaması gerektiğini vurgulayarak doktor reçetesi yazılmadığı taktirde antibiyotik kullanılmamasının altını çiziyor. Düzenli ve sağlıklı beslenme, su tüketimi, kalabalık ortamlardan uzak durma, kapalı alanların sık sık havalandırılması gibi daha basit önlemlerle iyileşme sürecinin atlatıldığını belirtiyor.
