Siyaset
Giriş Tarihi : 06-06-2022 17:44   Güncelleme : 10-06-2022 10:26

Karadeniz, “AK Parti Tepetaklak Gidiyor”

CHP Milletvekilleri ülkenin her şeyden önce adalete ihtiyacı olduğunu kaydettiler

Karadeniz, “AK Parti Tepetaklak Gidiyor”

CHP Ankara İkinci Bölge Milletvekili Tekin Bingöl, CHP Sinop Milletvekili Barış Karadeniz ile ilçemize gelerek bir dizi ziyaretlerde bulundu.

CHP’li vekiller ile il ve ilçe yönetimi ziyaretleri kapsamında Gerze’nin Sesi Gazetesini ziyaret ederek burada Gerze’ nin Sesi gazetesi İmtiyaz Sahibi Gazeteci Fatih Uysal’ la bir araya geldiler ve Uysal’ın ülke gündemine dair yönelttiği soruları açık yüreklilikle yanıtladılar.

Dış politikadan ekonomiye, tarımdan 6’ lı masaya, ülke gündemine dair sorulan tüm soruları yanıtlayan Ankara Milletvekili Tekin Bingöl, Gazeteci Fatih Uysal’ ın “ekonomik parametrelerin her geçen gün değiştiği bir durumdayız. Vatandaş acaba bugün benzine mi, mazota mı, elektriğe mi zam gelecek endişesi içinde. Bu konuda neler söylemek istersiniz?” şeklindeki sorusuna ülkenin çok büyük bir ekonomik buhranda olduğunu belirterek cevap verdi.

Milletvekili Bingöl, “ülke ekonomik anlamda büyük bir kriz yaşıyor, büyük bir buhran var. Bu böyle sıradan, çok kısa sürede halledilebilecek bir kriz değil çünkü kriz çok derin ve her geçen gün de derinleşiyor. Bunu neden söylüyorum haftanın bir günü yok ki bazı ürünlere zam yapılmasın. Bakın otomatik olarak rutine bağlamış şekilde yakıta zam yapılıyor, elektriğe, doğal gaza zam yapılıyor. İçki ve sigarayı saymıyorum; bu ülkenin Cumhurbaşkanı suluya kuruya rahat bir şekilde zam yapıyor, içiyorlar deyip bunu çok farklı bir mecraya dönüştürmeye çalışıyor. Yani bunlara zam yapmak müstahak; bunları içenleri cezalandırmak için bu zamları yaptığını ifade eden bir üslup kullanıyor. Oysa insanların yaşam, giyim tarzlarına kimsenin karışmaması lazım. Bunlar kişinin kendi yaşantısı, kendi tercihi. Böyle baskı ve tehdit edercesine bir anlayışı doğru bulmayız. Bu tür temel malzemelere, temel ürünlere zam yapıldığında, bu bütün malzemelere, bütün gıda, giyim ve benzeri tüm kaleme dolaylı olarak yansıyor.

Yakıta, doğal gaza, elektriğe zam geliyor,  üretim tesislerinin tamamında bu kaynaklar kullanılıyor. Yani elektrik, doğal gaz veya yakıt tüketmeden bir şey üretmek mümkün değil. Yani sihirli değnekle elektriksiz, doğal gazsız bir tesisi çalıştırmak mümkün değil.

Dolayısıyla bunlara zam yapıldığında bu ülkede iğneden ipliğe ne varsa otomatik olarak zam yapılmak zorunda kalınıyor, bu da insan hayatını etkiliyor. Vatandaşların alım gücünü zayıflatıyor, zaruri ihtiyaçların dışında Türkiye toplumunun çok büyük bir kısmı artık giyiminde, yemeğinde, eğlencesinde, okumasında, tatilinde fedakârlık yapmak zorunda kalıyor. Bugün vatandaşlarımızın çok büyük bir kısmı sadece günlük gıda ihtiyacını karşılamanın kaygısı içinde. Artık onlar için tatil yapmak, iyi giysi almak, çocuklarını çok daha farklı şartlarda kurslara, eğitimlere göndermek bunlar Türkiye’ deki büyük bir nüfus için lüks oldu. Yani zorunlu olarak bir insanın yaşaması için yapması gereken birçok konuda fedakârlık yapmak zorunda kalıyor. Açlık sınırının 6 bin, yoksulluk sınırının 19 bin olduğu bir ülkede 4250 TL asgari ücretle 2500 TL’ lik emekli maaşıyla geçinebilmek, hayata tutunabilmek mümkün olabilir mi?

Sadece bu insanlar akşam sofralarına 1 tencere yemek getirmenin kaygısını yaşıyorlar. Enflasyon %160’ ın üzerine çıkmış; TÜİK ki devletin bir kurumu olmaktan çıkmıştır, Adalet ve Kalkınma Partisinin daha genel anlamda Cumhur İttifakının bir kurumu haline dönmüştür. Açıkladıkları haberlerin çok büyük bir kısmı manipüle edilerek AKP’ nin lehine, insanların gerçeği görmesini gizlemek adına açıklanıyor. Toplumun çok büyük kısmı TÜİK’ in açıkladığı bu rakamların doğru olmadığının farkında çünkü söylenenlerle yaşananlar birbiriyle örtüşmüyor” ifadelerini kullandı.

CHP’li milletvekilleri ve yönetimi konuşmalarında “ülkedeki istikrarsızlığın nedeni Tayyip Erdoğan’ ın izlediği siyasettir” demektedir.  Şayet siz iktidar olduğunuzda ekonomide, diplomaside neler yapmayı düşünüyorsunuz? Şeklinde yöneltilen soruyaAKP Genel Başkanı monşer dediği yılların bilinciyle, farklı düzeyde etkin diplomasideki insanları aşağılayan, küçümseyen bir anlayışla yapmaktadır, yine orada partizanca bir tutum içerisindedir. Dış politika ile ilgisi olmayan, dışarıyı tanımayan sadece AK Parti Milletvekilliği yapmış kişileri getirip onları büyükelçi yapmıştır. Bugün atadıkları kişilerin büyük kısmı -meslekten gelenleri, dış politikadaki uzmanları tenzih ediyor onları ayrı tutuyorum- ama partizanca atanan AK Partili konsoloslarla ülkeyi getirdikleri nokta bu, biz itibarsız hale geldik. Diğer ülkeler karşılarında deneyimli bilgili kişiler bulamadıkları için Türkiye’ye farklı bir gözle bakıyorlar. Biz savaşı, terörü, şiddeti, silahı reddediyoruz; bunlar bizim sosyal demokrat sistemimizde olmayan şeyler, biz sosyal demokrat insanlarız. Biz “yurtta sulh dünyada sulh” ilkesini benimseyen siyaset anlayışına sahip bir partiyiz, o açıdan Dünya barışına ne tür katkı sağlamamız gerekiyorsa hayata geçireceğiz.

Ekonomiyi dar boğazdan çıkaracak sorunları çözmek mümkün, hiçbir şey çözümsüz değil. Şayet bir sorun varsa o sorunun altındaki gerçekleri ortaya çıkartarak, o sorunu çözebiliriz. Tabi bunu yapabilecek bir iktidara, bir siyasi iradeye ihtiyaç var.  Bir siyasi irade 25 yıl tek başına iktidarken, var olan bu sorunları bitirebilecekken aksine sorunlara sorun ekleyerek var olan sorunları çok daha büyüterek dağ gibi bir sorun olarak insanların karşısına çıkarabiliyorsa bu siyasi iradenin, bu iktidarın, bu partinin kadrolarının bu sorunları çözmesi mümkün değil.

Ne yapılmalı? Bunların hayata geçirdiği partizanca yaklaşımları ve liyakatsizliği ortadan kaldırmak lazım. Ekonomide de diğer bütün konularda liyakat sahibi, birikimli, o işin erbabı insanları getirip orada konuşlandırmak lazım. Biz planlamaya çok önem veriyoruz.

Cumhuriyetin kurulduğu yıllardan itibaren devlet planlama teşkilatı çok önemli görevler ifa etti. Planlama ile Türkiye’ yi bir uçtan bir uca, hangi ilinde, hangi ilçesinde, hangi kasabasında, ne tür bir tesis kurulursa orada ticaret nasıl canlanacak, istihdam nasıl sağlanacak bunların hepsi planlama ile oluyor.

Yandaşlara, belli müteahhitlere kazanç elde edebilecek bir takım yatırımlar ele alıyorlar. Özelleştirme adı altında Türkiye’nin bütün birikimlerini sattılar. Sattılar ama o para buhar oldu gitti, büyük cesamette, devlet eliyle, devletin biriktirdiği paraları çar çur ettiler. Özel sektörün kurduğu fabrikaları kendileri kurmuş gibi gösteriyorlar. Bu son derece yanlış.

Biz israfı ortadan kaldıracağız, çünkü bu ülkede AKP tamamen israflı, bu bütçeyi çar çur ediyorlar. Biz bu israfı önleyeceğiz. Yolsuzluğun önüne geçeceğiz. Yolsuzluk, bu iktidar döneminde, bu ülkenin başına bela oldu. Biz harcama kalemlerini, bütçeyi denetime açacağız. Adil vergilendirme sistemini getireceğiz ve gerçekten hakkaniyetli bir sistem oturtacağız.  Yapacağımız çok iş var tabi bunları yaparken sosyal devlet olmanın dışına çıkmayacağız, hakkaniyetli bir şekilde yardıma muhtaç insanlara, onları rencide ve deşifre etmeden, partizanca değil kendi yakınlarımıza değil ihtiyaç sahiplerine, ayrım yapmadan sosyal yardımlarımızı da yapacağız. Bununla ilgili de ayrı projelerimiz var. Bu ekonomik kriz bu dar boğazı çözmek mümkün; önemli olan irade” şeklinde cevap verdi.

Aylardan bu yana altılı masa diye tabir edilen, Genel Başkanların toplantıları gündemde yerini korumakta. Benim bu anlamda size iki sorum olacak:

1- Genel Başkan Cumhurbaşkanı olacak mı?

2- Bugüne kadar altılı masada Cumhurbaşkanlığı mı yoksa parlamenter sistem mi olacak bu konuşulmakta. Benim sorum bu altılı masanın dış politikadaki, ekonomide ki, tarımda ki, siyasette ki duruşu ne olacak?

Milletvekili Bingöl, “Genel Başkanımız Cumhurbaşkanı adayı olacak mı? Genel Başkanımız çok saygın bir siyasi duruş sergiliyor. Bir defa 27 buçuk yıl devlet görevi var, bilgi birikimi var, liyakat sahibidir, ayrım yapmayacak özellikleri var.

Dolayısıyla bizim Genel Başkanımız Cumhurbaşkanı adayıdır. Bizim Genel Başkanımız bu görevi fazlasıyla hak ediyor. Ama o sıradan bir masa değil o masa çok önemli bir masadır; farklı programlara sahip, altı siyasi partiyi bir masa etrafında toplayıp, büyük bir olgunlukla konuşup, oradan sonuçlar çıkartmak sıradan bir iş değil, çok önemli bir iştir. Bunun da öncülüğünü Genel Başkanımız yapmıştır.

Adalet yürüyüşü gibi çok önemli bir etkinliği düzenlemiştir, İYİ Partiyi seçimlere sokmama gayreti içinde olan AK Partinin anti demokratik duruşunu bozmuştur. Dolayısıyla o masada oturanlar büyük bir olgunluk içinde hepsinin ortak derdi Türkiye’ yi bu sıkıntıdan çıkartmak.

Hepsinin ortak derdi, öncelikleri hak, hukuk ve adaleti tesis etmek. Kuvvetler ayrılığını yeniden inşa etmek, tek adam sistemini ortadan kaldırarak güçlendirilmiş demokratik parlamenter sistemi hayata geçirmek. Onlar kendi aralarında konuşup çok önemli kararlar almaktadırlar. Günü geldiğinde Cumhurbaşkanı adayı açıklanacak, AKP’ liler meraklıysa yapacakları tek şey var; erken seçimi gündemlerine soksunlar, o zaman Cumhurbaşkanı adayımız açıklanır dedi.

CHP Sinop Milletvekili Barış Karadeniz de Genel Başkan Cumhurbaşkanı adayı olacak mı? sorusuna CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’ nun bunu fazlasıyla hak ettiğini belirterek her bir partili, milletvekili veya parti üyesi Genel Başkanın Cumhurbaşkanı adayı olmasını ister. Sayın Genel Başkanımız da bunu hak ediyor; başta yaptığı çalışmalar, adaletli ve vicdanlı olması, bana göre en önemli faktörlerdir. Bizim CHP olarak ortak adayımız Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’ dur ama yine son kararı masa verecektirdedi.

Son anketlere göre CHP’ nin durumu nedir?

Karadeniz, “CHP’ nin anketteki sonuçları bir ay içinde AKP’ nin üstüne çıkacaktır. Türkiye tarihinde bunu çok yaşadık; AK Parti şuan çırpınıyor. Sinop özelinde de anket sonuçları elimize geldi; AK Parti Sinop’ ta tepetaklak gidiyor. Oy oranları %10 gibi düşmeye başladı. 2018 de aldığı seçim oranlarının kat kat altına düşmeye başladı. Bu neden oluyor derseniz yaşanan olaylardan oluyor.”

Altılı masanın ekonomi, dış politika ve tarımdaki önceliği nedir? Tarım konusundaki politikanız, ekonomideki öncelikleriniz neler olacak?

Milletvekili Karadeniz, “ekonomi veya tarım, ne derseniz deyin, Türkiye’nin her şeyden önce adalete ihtiyacı var. Adalet, hukuku, tarımı, ekonomiyi her şeyi etkiler; siz ilk etapta adaleti tesis ederseniz ülkeye dış yatırımcıda gelir, kendi ülkemizdeki iç yatırımcılarımız da kendini daha güçlü hisseder.  

Recep Tayyip Erdoğan’ ın yaptığının, dış politikayla alakası yok. Kime bir laf söylediyse onlardan özür dilemek zorunda kaldı. Mısır’ la kavgalıydı aynı şeyi yaptı; yarın Suriye’ yle de öyle olacak. İsrail’ i davet etmek zorunda kaldı. Artık insanlar söylemlere inanmıyor,  ekonomik anlamda sıkıntısı varsa ben buradan davet ediyorum gelsin TBMM’ de bütün partiler oturalım, ortak akılla, bu milletin faydasına, yararına ne olacaksa günlerce onu konuşalım, bizim derdimiz ‘bu millet batsın, iktidar olalım’ değil. Bu milletin vatandaşı huzura kavuşsun, biz zaten yaptığımız çalışmalarla kendimizi anlatırız. Maalesef şu anda dolar almış başını gitmiş, mazot fiyatları malum, insanlar arabaya binmeye korkar oldu. Bu ülkede adaletsizlik, hukuksuzluk, başarısızlık görülmekte” diye konuştu.

Sinop’ taki Kent Meydanı Projesi ile ilgili olarak da CHP Sinop Milletvekili Barış Karadeniz, “Kent Meydanı Projesi devam etmekte birlikte bir hafta önce Kent Meydanında olumsuz gördüklerimizi müteahhite giderek sorduk. 15 Haziranda bitireceğiz; olumsuz hava koşulları olursa 30 Haziran da bitireceğiz dediler.

Kale surlarının ortaya çıkması Sinop’ un önünü açmıştır, turizm açısından Sinop’ u rahatlatmıştır. Biz mutluyuz. ‘Paramız bitti ihaleyi karşılayamıyoruz’ deyip bırakıp gitsinler, bizim aslanlar gibi belediyemiz var, onların altı ayda yapamadığını biz bir ayda yaparız. İşçi mi lazım? Biz gerekirse bütün Sinoplular olarak elimize kazmayı küreği alır, hep birlikte imeci usulü kendi gücümüzle daha iyisini yaparız” dedi.  

AdminAdmin