Siyaset
Giriş Tarihi : 03-11-2021 11:52   Güncelleme : 03-11-2021 12:23

Maviş, ’28 Şubat’ın İzlerini Sildik’

AK Parti Sinop Milletvekili Dr. Nazım Maviş, TBMM Plan Bütçe Komisyonunda adeta ders verdi

Maviş, ’28 Şubat’ın İzlerini Sildik’

AK Parti Sinop Milletvekili Dr. Nazım Maviş, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi üzerinde AK Parti Grubu adına yaptığı konuşmada 28 Şubat’ın eğitime ve ülkenin geleceğine verdiği tahribattan bahsederek 28 Şubat’ın izlerinin silindiğini ifade etti.

Maviş, Türkiye’de eğitimin demokratikleştirilmesi için, sivil ve özgürlükçü bir eğitimin inşa edilebilmesi için her şeyi yaptıklarını söyledi.

28 Şubat’ın en büyük tahribatının eğitim sistemi üzerinde olduğunu, İmam Hatip Liselerini kapatmak için meslek liselerinin mahvedildiğini, katsayı engeliyle meslek lisesi ve İmam Hatip Lisesi öğrencilerinin üniversiteye girişlerinin engellenmeye çalışıldığını, başörtülü öğrencilere mezuniyet törenlerinde dahi tahammül edilemediğinden bahsederek iktidarları döneminde 28 Şubat’ın izlerini sildiklerini söyledi.

Maviş, bugün Öğretmen ve öğrencilerin başörtüleriyle inandıkları gibi giyinerek okullarında eğitimini alabildiklerini ya da eğitim verebildiklerini, meslek liselerindeki katsayı probleminin kaldırıldığını, müfredatta antidemokratik ne kadar ifade varsa tamamının kaldırıldığını ifade etti. İnsan hakları dersi ve seçimlik dersler konularak ve vatandaşlık dersinde, insan hakları, demokrasi ve benzeri konularda öğrencilerin bilinçlerini geliştirecek sivil, özgürlükçü ve demokratik bir müfredatın gerçekleşmesi için adımların atıldığını dile getirdi.

Maviş konuşmasında,biz burada bolca rakamlardan konuşuyoruz ancak bütçeler yalnızca rakamlardan ibaret değildir. Bütçeleri oluşturan rakamların ve karmaşık hesapların arkasında bir anlayış vardır. Dolayısıyla bütçeleri sadece rakamlardan ve burada tartışılan karmaşık hesaplardan ibaret görürsek yanılmış oluruz. Her bütçenin mutlaka bir gelecek tasavvuru, bir muhayyilesi, bir mefkûresi vardır. Bütçeleri okurken içinde bulunan rakamlardan çok bütçeyi oluşturan felsefe, muhayyile ve bu perspektife odaklanmamız gerektiğini düşünüyorum.

AK Parti iktidarının bütçesinde de rakamların arkasında hep bir felsefe oldu. En büyük payı eğitime ayırmamız her bütçede, bütçenin bütününe hâkim olan felsefenin bir göstergesidir. Her seferinde bütçede en büyük payı eğitime ayırmamız bizim eğitime olan inancımızın temel göstergesi ve sonucudur. Güçlü, büyük Türkiye hedefimizin yolunun eğitimden geçtiğine inandığımızın bir göstergesidir.

Geleceği inşa etmenin eğitimi inşa etmekten, okulu ihya etmekten geçtiğine inandık ve bu inancımızın sonucu olarak bütçelerimizde eğitim bütçesini öncelikli hale getirdik. İktidara geldiğimizden bu yana eğitim politikalarımızı 4 temel hedef üzerine düzenledik: Bunlardan birincisi eğitimde kaliteyi artırmak oldu; bunun için öncelikle derslik sayısını artırdık. İktidara geldiğimiz günden bu yana yaptığımız dersliklerle, yatırımlarla, eğitimde kaliteyi artırmanın 1’inci ögesi olan derslik sayısını yükselttik. Derslik sayısını artırmanın doğal sonucu olarak derslik başına düşen öğrenci sayısını, öğretmen başına düşen öğrenci sayısını da artırdık.  

Okullarımızın fiziki koşullarını iyileştirdik, okullarımızı teknoloji ile donattık, bilgisayarla, etkileşimli tahtalarla, EBA, internet ve Fatih Projesi ile akıllı tahta ve tablet ile okullarımızı tanıştırdık ve aynı şekilde son birkaç yıldır da tasarım ve beceri atölyeleri ile okullarımızda öğrencilerimizin beceri kabiliyetlerini geliştirecek, eleştirel düşünme yeteneklerini, kendi kendilerine iş yapma becerilerini artıracak bir okul tasavvur ettik ve bunun sonucu olarak da tasarım ve beceri atölyelerini okullarımızda inşa ettik.

Okul mimarisini değiştirdik, öğretmenlerimizin özlük haklarını iyileştirdik, öğretmen sayısını artırdık, müfredat değişiklikleri ile eğitimin içeriğini çağın gerektirdiği yeniliklere ve uluslararası kabullerin koyduğu becerilerle donatmak suretiyle yeniledik ve uluslararası becerilere de uygun hale getirdik.

Eğitimde 2’inci hedefimiz, eğitime erişimde fırsat eşitliğini sağlamak oldu. Bunun için Fatih Projesi, EBA, burslar, imkânları kısıtlı hanelere yapılan destekler, yatılılık ve bursluluk imkânlarının artırılması, özel eğitime ihtiyaç duyan zeki öğrenciler ve engellilere yönelik imkânların sağlanması, kız çocukları başta olmak üzere bu alanla ilgili geliştirilen özel politikalar bizim ikinci hedefimiz olan eğitime erişimde fırsat eşitliğini sağlamanın araçlarından biri oldu.

3’üncü temel hedefimiz, vatandaşlarımızın üzerindeki eğitim masraflarını azaltmak oldu. Ücretsiz ders kitapları dağıtıyoruz, destekleme ve yetiştirme kursları ile öğrencilerimizin dershane ya da başka bir biçimde ders alma ihtimalini ortadan kaldıracak imkânlar sunuyoruz.   

Harçları kaldırdık, dershaneleri kaldırdık, böylelikle 3’üncü hedefimiz olan vatandaşlarımızın üzerindeki eğitim maliyetini azaltmaya başladık.

Öğretmen ve öğrencilerimiz başörtüleriyle, inandıkları gibi giyinerek eğitimlerini alabiliyorlar ve eğitim verebiliyorlar. Meslek Liselerindeki katsayı problemini kaldırdık. Sadece bununla yetinmedik, müfredattaki antidemokratik ne kadar ifade varsa bunları kaldırdık, insan hakları dersi koyduk, seçimlik dersler koyduk, sivil, özgürlük ve demokratik bir müfredatın gerçekleşmesi için adımlar attık.

Öğretmen yetiştirme meselesi eğitim sistemimizin en önemli meselelerinden bir tanesi. Bir eğitim sisteminin kalitesi öğretmenin kalitesiyle sınırlıdır, bir eğitim sisteminde öğretmen ne kadar yetenekliyse, kaliteliyse sistemde o kadar iyi sonuç verir. Bunun için mutlaka öğretmen niteliğini artırıcı hedefler ortaya koymamız lazım.

Biz öğretmen niteliğini artırmaya dönük çok iş yaptık, öğretmen sayısını artırdık, dolayısıyla öğretmen başına düşen öğrenci sayısını azaltmış olduk. Bunun sonucu olarak 1 milyonu aşkın öğretmenimiz okullarımızda eğitim sürecine katkı sağlıyorlar.

Atadığımız öğretmenlerle birlikte eğitim sistemimizi dinamik hale getirdik, 40 yaş ve altındaki öğretmen sayımız toplam öğretmen sayımızın içerisinde %65’e tekabül ediyor.

Bizim eğitim fakültelerine giriş sistemimizde yeniden bir düzenlemeye ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Eğitim fakültelerinin kontenjanlarıyla öğretmen ihtiyacımız arasındaki makası kapatmanın yollarından birisi bu eşgüdüm ve uyumu sağlamaktan geçiyor.

Eğitim dünyanın her yerinde tartışılan ana meselelerden bir tanesi. Eğitim dediğimiz mesele, donmuş, bitmiş, her şeyi çözülmüş ya da herhangi bir iktidarın bütünüyle her türlü sorunu çözebileceği bir mesele olmaktan öte bir millet meselesi ve bunu birlikte çözeceğiz”  ifadelerini kullandı.

Eğitim bütçesi konuşulurken terörle mücadele konusunun ve terörle mücadele sürecinde kaybedilen öğretmenlerinde anılması gerektiğinin bir insanlık bir parlamenterlik görevi olduğunun altını çizen Maviş, Türkiye şehirleştikçe, zenginleştikçe, genç nüfus arttıkça, üniversiteleşmeye olan ihtiyacın da arttığını belirtti.

Maviş, akademisyen ve bilim insanı sayısının arttığını belirterek “araştırma için daha çok kaynak sağlandı, yetenekleri ne olursa olsun inanç ve kimlikleriyle Anadolu çocuklarının bir kısmına kapalı olan bilim yapma, düşünce üretme imkanı herkese sağlandı. Böylece düşünce hayatımız çeşitlendi, demokratikleşti” diye konuştu.

 

AdminAdmin