Siyaset
Giriş Tarihi : 19-02-2021 10:41   Güncelleme : 11-03-2022 10:43

“PKK Terör Örgütüdür, PKK Ağzıyla Konuşmak Devlet, Millet Vicdanıyla Örtüşmez”

İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy Türk Silahlı Kuvvetlerinin sınır ötesi GARA'da (Kuzey Irak) yapmış olduğu kurtarma operasyonunda, hain PKK tarafından katledilen şehitlerimiz üzerinden yapılmak istenen ucuz ve mesnetsiz siyasetle devlet, millet düşmanlığı doğurmanın kabul edilemez olduğunu söyledi

“PKK Terör Örgütüdür, PKK Ağzıyla Konuşmak Devlet, Millet Vicdanıyla Örtüşmez”

Gara Operasyonu ve sonrasında yaşanan gelişmelerle ilgili olarak bilgisine başvurduğumuz İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy konuyla ilgili olarak bizlere şu açıklamalarda bulundu: “Maalesef bu arkadaşlarımız 2015 yılında PKK tarafından alıkonuldu. 2016 yılında o dönemde yaşanan, hissedilen kısmi rahatlık döneminde vatandaşlarımız sivil araçlarıyla izne, tatile, üniversite sınavına, bazıları da bayrama giderken hain teröristler tarafından yolları kesilerek o günden bugüne PKK tarafından alıkonulmuştu.

Bizler Bakanlık ve Devlet olarak sürekli hem bu kardeşlerimizi takip ettik, hem de aileleriyle yoğun bir temas içinde bulunduk. Her birinin ailesinin ferdi olduk, sürekli bilgi alışverişinde bulunduk. Bu kardeşlerimizin aileleri defalarca Ankara’ya geldiler. Aileleri misafir edip ağırladık. Bu esnada devletin yeterince bu konuya ilgi göstermediği ile ilgili düşünceler karşısında aileler her daim bizim yanımızda oldular.

Bu esnada ailelere farklı söylemlerde bulunanlar için bizler, “çocuklarınızı kim getirecekse sağ salim, burunları bile kanamayacak şekilde getirileceklerine” dair güvenceyi verdik.

Hatta ben İnsan Hakları Derneği Genel Başkanıyla 3 kez yüz yüze görüştüm, 2 kez de telefon ile görüştüm. Biz bu anlamda inisiyatif alabilecek herkese her türlü yardımı, desteği vereceğimizi ancak hiçbir şekilde devletin terör örgütüyle pazarlık yapamayacağını ve onların taleplerini dinleyemeyeceğimizi ilettik.

Böylece bugünlere geldik; en son TSK’nin sınır dışı operasyonları kapsamında Gara Bölgesine operasyon yaptığı esnada kendilerinin oradan çıkamayacaklarını anlamış olacaklar ki ellerinde tutmuş oldukları savunmasız, silahsız insanların kafalarına sıkarak katletmişlerdir; evlatlarımız bu şekilde şehit olmuşlardır.

Biz daha ilk gün yurt dışından, Belçika’dan, Kuzey Irak’tan ailelere “çocuklarınızın üzerine bomba atıyorlar onları öldürecekler, söyleyin devlet bombalamayı kessin, baskı yapın” şeklinde telefonlar gelince bunların bir hainlik yapacağını, devletimizi alçakça bir iftiraya maruz bırakabileceklerini anladık.

Cenazelerimizin mağarada bulunmasından sonra Türkiye’ye intikaliyle birlikte hemen kimlik tespitlerini yaptık; hemen on tanesinin testini yaptık ve ailelerine haber verdik. Aileleri, Türkiye’nin her bir tarafından Malatya’ya taşıdık, çocuklarını teşhis etmelerini istedik ve çocuklarının vücut bütünlüğünü, onların kurşunla şehit edildiklerini bizzat görmüş oldular.

Ondan sonra süreci devam ettirdik, cenaze işlemleri ile ilgili görevlerimizi yerine getirdik. Bugüne kadar ailelerin bu anlamda bizden hiçbir şikâyeti olmadı, devletten de bu anlamda sızlanmaları olmadı. Elbette herkes evladını ister, elbette ki bizde bunca yıldır emek verdiğimiz evlatlarımızı, canlı olarak kurtararak ailelerine teslim etmek isterdik. Bu operasyonumuzda da iki yüzbaşı ve bir astsubayımızı şehit verdik”

Şehit Ailelerini Yıllardır, Bir Defa Olsun Aramayanlar, Bugün FETO Ağzıyla Konuşmaktadırlar

Çatışmanın özünde şehit olmakta var, kurtarmakta var; keşke sağ olarak kurtulabilselerdi. Buradan hareketle “devlet şunu yapmadı, bunu yapmadı” diyenlerin tamamı bu ailelerin bugün yaşadıkları acıyı nasıl istismar edebiliriz diye siyaset, menfaat peşinde koşanlardır.

Mevlüt Kahveci şehidimizin annesi Ayşe Güler Abla bugün bir açıklama yapmış; daha siz bugüne kadar bu ailelerle ilgilenmediniz diyen, kapılarında günlerce bekleyen insanlarla bugüne kadar görüşmeyen, bugüne kadar Eskişehir’ de oturan bu aileyi ne Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın ne de Kemal Kılıçdaroğlu’nun ne diğerlerinin bir başsağlığı için dahi aramadığı, kapı kapı dolaştıkları halde hiç birinin şehit yakınlarıyla ilgilenmediğini sadece siyaseten kendi şehitlerini istismar ettiğini ifade eden bir anne.

Sonuçta bu meselede, evladını kaybetmiş hiçbir annenin gerçekleri, en saf, en yalın ve en doğal bir şekilde aktarmasından başka bir şey bekleyemeyiz. Bu acılı anne bugün bunları söylüyorsa hakikat böyledir; başka hiçbir şey dememize gerek yoktur.

Sadece böyle bir meselede PKK’nin dümen suyuna girip onları ulusal ve uluslararası düzeyde, devletimiz, ülkemiz aleyhine oluşturmaya çalıştıkları şüphelere FETÖ ağzıyla konuşanlar sadece onların değirmenine su taşımış olur.

Hadi PKK’yi onun sözcülerini anlıyoruz; hiçbir ailenin, hiçbir şehit yakınımızın onların bombardımandan dolayı şehit olmadıkları, PKK tarafından şehit edildikleri, katledildiklerine ilişkin şüphesi yokken, diğerlerinin bu meseleden ekmek yiyebiliriz gibi çok basit, çok içler acısı bir yönteme başvurmaları, başkalarıyla birlikte devletini suçlar safta yer almaları, ne aklın, ne vicdanın, ne merhametin, ne de insanlığın kabul edebileceği bir şeydir.

Bizler ağır şartlarda ailelerimizle, milletimizle, toplumumuzla, bütün güvenlik güçlerimizle, silahlı kuvvetlerimizle birlikte canla başla bu mücadeleyi yürütürken, birilerinin her vesileyle PKK ile işbirliği yapması, onların ağzıyla konuşması, onlar ne söylemek istiyorlarsa daha ağırlarını söylemeyi marifet kabul edebilmeleri bizim içimizi acıtıyor, yüreğimizi yakıyor dedi.

AdminAdmin