Kurban bayramına yaklaştığımız şu günlerde kurban ibadetinin ruhumuzun ve aklımızın gündemini oluşturması halinde hayatımızın derinliklerine katacağı şeyler nelerdir? Kurbanı, bize sunulan biçimiyle anlamak yeterli midir? Kurbandan anlaşılması gereken hayvan boğazlamak mıdır? Kurban, Allah - kul ilişkisinde hangi nokta da yer almaktadır?
Kurban yakın olmak, yaklaşmak manasına gelir. Oysa Rabbimiz; ”Biz insana şah damarından daha yakınız” (Kaf:16) buyuruyor. Öyleyse Allah’ın kuluna uzak olması söz konusu değildir. Allah’a uzak olmak insanın problemidir. Kişi dünyevileştikçe kendinden uzaklaşır. Kendinden uzaklaşanın Allah’a yakınlaşması düşünülemez.
Kur’an’da Hz Âdem’in iki oğlunun Allah’a kurban sunması kıssasında açıklandığı üzere, çobanlık yapan Habil’in kurbanı kabul edilmiş, tarımla uğrasan Kabil’in kurbanı ise kabul edilmemişti. Habil en sevdiği, en güzel koyununu kurban olarak Rabbine sunarken, Kabil elindekilerin en kötüsünü (buğday, meyve, sebze) Allah’a kurban olarak sunmuştu. Çünkü Kabil dünyevileşmiş, yaratılış gayesini unutup Rabbiyle arasına dünyayı koymuştu. Dolayısıyla kurban, Allah’la aramıza giren her ne ise onun kesilmesidir. Allah’a yakın olmak için ödenmesi gereken bedeli ödemeyenler insanlıklarına yabancılaşırlar. Kurbanla kendine yaklaşan kişi Rabbine yaklaşır. Bu yönüyle kurban yabancılaşmaya bir karşı çıkıştır. Rabbimiz kendimize dönmemiz için, kendisine yakınlaşmamızı istiyor. Aslında herkes yaklaştığı şeye kendini kurban ediyor. Kimi egosuna, kimi nefsine, kimi mesleğine, kimi statüsüne, kimi servetine, kimi sevdiğine kurban oluyor. Demek ki hangi kapıya kurban olduğumuz önemli.
Kurban gücünün yettiğinin en iyisini, en güzelini vermektir. Sizin Allaha yakın olmaya biçtiğiniz değerdir. Hiç kimseye muhtaç olmayan Rabbimizin ihtiyacı yok ki verilen şeyin miktarına baksın. Kurban sunulan şeyle değil, sizinle alakalıdır. Nitekim Rabbimiz Hac suresi 37. ayette. ”Allah’a o kurbanların ne etleri ne kanları ulaşır. Allah’a ulaşan sizin takvanızdır.” der. Kimi vardır azından çoğunu verir; kimi vardır çoğundan azını verir. Kimi vardır İmran’ın karısı gibi biriciği Meryem’ini (Allah’a adar) verir. Kimi de vardır hayatının son demlerinde kavuştuğu, gözünün nuru İsmail’ini verir. Bu eylemiyle Allah katında öyle bir mertebeye ulaşır ki “Halil (dost)” sıfatını kazanır. Daha geniş anlamıyla namazda, oruçta, zekâtta infakta, evlatta birer kurbandır. Bu bağlamda bizi Allah’a yaklaştıran her şey birer kurbandır aslında. Yeter ki her eylemimizde Allah’a yaklaşmaya güzel bir değer biçelim. Namazınızın, orucunuzun, zekâtınızın ve kurbanınızın kurban olması duasıyla. Kurban bayramınız mübarek olsun.