Cumhuriyet Gazetesinde 'Gerze Enerji Santrali'
15 Şubat tarihinde Cumhuriyet gazetesinde Özlem Yüzak imzasıyla yayınlanan köşe yazıda HES'ler ve Gerze açısından önem arzeden Gerze Enerji Santrali ele alındı. Yüzak makalesinde enerji enerjinin patronları ile yaptığı söyleşiyi okuyucularına aktarıyor.
Özlem Yüzak'ın yazısını
noktasına virgülüne dokunmadan olduğu gibi yayınlıyoruz;
Çevreciler ile
Yatırımcılar Nasıl Uzlaşır?
15 Şubat 2012 -
Cumhuriyet
Hafta
sonu Taksim’de toplanıldı. Taksim Meydanı ile ilgili kararların kapalı kapılar
arkasında alınmasına karşı çıkan kentliler, şehir plancıları, mimarlar,
sanatçılar…
Yine
geçen hafta sonu Haydarpaşa’da da tarihi tren garının kapatılmasına karşı eylem
vardı…
İnternette
gezinirken karşıma birden Youtube’da Gerze Halk Direniş Korosu çıktı. Anadolu
Grubu’nun Sinop Gerze’de kurmak istediği termik santrala karşı mücadele eden
Gerzelilerin kurduğu 142 kişilik koronun söylediği türkü. İnanılmaz etkileyici…
Çevre
duyarlığının artması, insanların kendi yaşam alanlarına sahip çıkmak için
harekete geçmeleri Türkiye’de özellikle hukuksuzluğun en tepe noktaya vardığı
bu dönemde can suyu gibi geliyor… “Sonunda ne oluyor? Protestolar, eylemler
tamam ama bu arada atı alan Üsküdar’ı geçiyor. Belki yatırımları geciktiriyoruz
ama önleyemiyoruz” diye soruyorsunuz tabii haklı olarak.
Evet, ama
karşılarında örgütlü bir direnişin olması ve bunun bıkmadan sürdürülmesi öyle
bir noktaya geldi ki artık yatırımcı da bir değil birkaç kez düşünmek, kuracağı
tesisi çevrecilerin kaygısını giderecek şekilde planlamak hatta gerekirse
yatırım planından vazgeçmek durumunda... Nasıl mı?
Geçen
haftalarda 2 enerji şirketinin yöneticisi ile buluştuk farklı zamanlarda. Biri
Zorlu Enerji Grubu Başkanı Murat Sungur Bursa. Zorlu Grubu İkizdere’de 2008
yılında özelleştirmeden 16 megavatlık bir hidroelektrik santralı almıştı. Şimdi
kurulu kapasitesini 78 megavat’a çıkarmayı planlıyor. Biliyorsunuz, doğal SİT
alanı olmasına karşın 74 kilometre uzunluğundaki İkizdere Vadisi boyunca 26 HES
projesinin yapımı planlanıyor. Vadide yapımı tamamlanan bir santral elektrik
üretimine geçerken, 2 HES’in ise yapımı sürüyor. Tek bir nehirde bir iki değil
26 HES projesi olunca doğal olarak bölge halkı ve sivil toplum örgütlerinin de
tepkisi büyük oluyor. Murat Sungur Bursa “Yatırım kararını henüz vermedik.
Kapasite arttırımı için yöre halkına danışıyoruz” diyor. Ve ekliyor: “İlk kez
yöre halkı bir yatırım karar sürecine katılacak. Bu Zorlu Grubu için önemli bir
deneyim olacak. Ancak en önemlisi bir ‘demokratikleşme’ girişimi olarak
memlekete faydalı olacağına inanıyorum”
Bursa’ya
soruyoruz: Ya yöre halkı, “HES’te kapasite arttırımı istemiyoruz” derse ne olacak?
“Yapmayacağız.
Halkın iradesine karşı gelmeyeceğiz” diyor Bursa.
Konuştuğum
ikinci enerji şirketi Anadolu Grubu bünyesindeki Anadolu Enerji. Hani şu Sinop
Gerzede kurulması planlanan termik santralın sahibi. Aslında Anadolu Grubu
Enerji Koordinatörü Tuğban İzzet Aksoy ile bundan neredeyse 1 ay önce
görüşmüştük. “Kurulacak olan santral ile eski teknolojiye sahip diğer
santralların kıyaslanması söz konusu bile değil. Süperkritik buhar teknolojisi
ile çalışacak ve böylece çevreye uyum açısından AB standartlarının öngördüğü
minimum emisyon değerlerinin de altında faaliyet gösterecek. Yüzde 35 daha az
kömür tüketecek, dolayısıyla emisyon değerleri yüzde 35 daha az olacak. Santral
ileri baca gazı arıtma teknolojilerine sahip olacak. Bunun için ilave 150 milyon
dolar bir yatırım yapacağız. Sonuçta asla asit yağmayacak, oksijen oranı
değişmeyecek. Deniz suyu sıcaklığı yasal değerlerde olacak” diye bilgi
vermişti. Ve eklemişti: “Bizim tek istediğimiz yöre halkının ve STK’lerin de
olduğu bir platformda bu santralı anlatmak. Soracakları her soruya açığız ve
yanıtlamaya çalışacağız. Yanıtlayamadığımız ve karşı çıktıkları tek bir soru
olursa bu yatırımdan vazgeçmeye hazırız”.
Bu
gelişmeler aslında ciddi bir başarı. Murat Sungur Bursa, Karadeniz halkının
HES’lere tepkisini “Öyle çok yanlışlar yapıldı ki haklı bir reaksiyon” diye
tanımlamıştı. Ve ne yazık ki yanlış uygulamalar hâlâ sürüyor. Havza planlaması
yapılmadan enerji projelerine onay verilmesi ise en kritik nokta. Sürekli
şirketlerden yana tavır koyan, göstermelik ÇED raporlarına onay veren Çevre
Bakanlığı bir yandan yatırımların yapıldığı bölgelerde geri dönüşü mümkün
olmayan zararlara neden olurken öte yandan halkta güven duygusunu zedeliyor ve
şirketler ile yöre insanını karşı karşıya getiriyor. Toplum baskısının artması
bu açıdan iyi ama yine de dikkat; körü körüne sürdürülen “istemezük” söylemi
ile de bir yere varmak pek mümkün değil…