https://www.gerzeninsesi.com/files/uploads/user/Seckin_Muhamme.jpeg
Seçkin Muhammet Çakır

Savaş Sanatında Yeni Bir Tarz: Bilinen Düşman Görünmeyen Düşmandan İyidir

25-02-2022 11:50 226 kez okundu.

Değerli okuyucularım, geçen hafta ki yazımda söylediğim gibi ortada müthiş bir oyun, hedef şaşırtma ve yepyeni bir savaş sanatı, at izi ile it izinin karıştırılması diyebileceğimiz epistemik bir çöküş ile karşı karşıyayız. Burada Ukrayna araç olarak kullanılarak mevcut kapitalizmin korunması ve güç dengelerinin Rusya ve ABD etrafında yeniden dizayn edilerek mevcut statükonun korunması amaçlanmaktadır. Bu nasıl oluyor diye soracak olursanız Çin’in yükselişi ve “Kuşak-Yol Projesi”; Amerika merkezli tek kutuplu sistemi tehdit etmektedir.

Çin’le beraber gelişecek olan çok kutuplu uluslararası sistem ABD’nin yarattığı kapitalizmi ve Rusya’nın Dugin felsefesi etrafında şekillendirdiği Avrasyacılık Stratejilerini de tehdit etmektedir. Bu iki kutup üçüncü bir aktör olarak Çin’in ve şekillendireceği kümenin ortaya çıkmaması için mevcut kanatlarını daha da güçlendirerek kendi çıkarlarını korumayı amaçlamaktadırlar. ABD burada Ukrayna’yı feda etmek suretiyle kendisine pasifikte esasen bir müttefik yaratmaktadır. Amerikalılar Çin Denizi etrafında ki takımada ve kara ülkeleriyle ticari ve askeri anlaşmalar yaparak Çin’i kontrolü altında tutmaya çalışırken, NATO şemsiyesi ve sözde Rus tehdidine karşı koruma bahanesiyle Avrupa’yı adeta işgal etmiştir. ABD; Romanya, Polonya, Yunanistan ve Baltık ülkelerinde sayısız askeri üsler kurmuş, Rusya’da akraba(Sırbistan, Belarus) ve eski SSCB ülkelerini(Kazakistan, Ermenistan, Azerbaycan) kontrolü altına almaya başlamıştır. Burada ABD; Rusya’ya Ukrayna’yı adeta altın tepside ikram ederek bu kutupların belirgin bir şekilde ortaya çıkmasını sağlamıştır.

Rusya’ya yönelik uygulanan yaptırımların caydırıcı niteliği son derece zayıf olup tamamen göstermeliktir. Putin attığı akılcı satranç hamleleriyle milis güçler vasıtasıyla Kuzey Doğu Ukrayna’yı (Luhangsk, Donetsk) işgal etmesi ve devamında silahlı kuvvetleriyle batıcı Zelenski iktidarına karşı yaptığı askeri müdahale ile esasen NATO’ya göz kırpan veya kırpmayı düşünen eski Sovyet ülkelerine gözdağı vermektedir. Burada Türkiye şu ana kadar sivri bir dil kullanmayarak ve net bir tarafta durmayarak oldukça akılcı bir politika izlemektedir. Uluslararası hukukun getirdiği BM Şartı anlaşma hükümlerine tabi olunarak konjonktür dışına çıkılmaması ve Rusya’ya yönelik yaptırımlara katılmayarak da Rusya ile olan politik dengenin bozulmaması, kullanılan üslup şu ana kadar son derece yerinde ve doğrudur. Ayrıca bölgedeki çatışmanın artması Türkiye’yi derinden etkileyebilir. Türkiye Ukrayna ve Rusya’dan yılda 4 milyon ton buğday ithal etmektedir. Bu arzın kesilmesi Türk ekonomisi ve tarımında var olan sorunların derinleşmesine sebep olacaktır.

Bununla beraber NATO üyesi olmamız sebebiyle NATO’nun alacağı olası bir askerî harekât Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerini bozacaktır. Çünkü NATO’da kararlar oybirliği ile alınmaktadır. Bir devlet dahi ret oyu verirse o harekât yapılamamaktadır. Olası bir ABD’nin Montrö Anlaşmasına uygun bir şekilde 2 hafta önceden savaş gemilerini Karadeniz’e sokmak istemesi de Türkiye’yi Rusya ile ABD arasında zor durumda bırakabilir. Ekonomik olarak da Türkiye’ye en fazla Rus ve Ukraynalı turistler gelmektedir. Denge politikasında yapılacak bir hata milyonlarca turist ve akabinde ekonomik kayba sebep olabilir. Ayrıca nükleer tesisler ve s-400 başta olmak üzere Ruslarla birçok alanda işbirliği alanları kurulmuştur. Doğu ile Batı arasında akılcı, rasyonel politikalar izlenmelidir çünkü burada yapılacak bir hata telafisi çok büyük güçlükler yaratacak ulusal güvenlik sorunlarına sebep olabilir. Binaenaleyh Türkiye bu satranç tahtasında adımlarını çok ince eleyip okumalıdır. Yerelden küresele politik stratejilerini en kötü senaryodan muhtemel senaryolara göre geliştirmelidir.

Çin devleti ile Tayvan arasında yaşanan gelişmeler ve Avustralya’nın ABD ile yaptığı silah anlaşmaları bölgeden bağımsız düşünülmemelidir. Fransızların ABD’nin pasifikte attığı adımlardan dolayı milyarlarca avro zarar ettiği ve kazıklandığı da unutulmamalı, Habsburg’ların Rusya’ya yönelik yaptırımlarda SWIFT ağından çıkarılmasını önlemesi gibi detaylar dışarda bırakılmamalıdır..

Neler Söylendi?