Değerli okuyucularım, Afganistan’da tarihinin en uzun savaşını veren ABD uzun zamandır dile getirdiği geri çekilmeyi günümüzde gerçekleştirmeye başladı. Ancak bölgede dizayn ettiği Taliban güçleri ve yükselen Çin ile beraber Avrasya bölgesindeki hakimiyet ABD’nin gündeminden düşmesi muhtemel olmayan konulardır. Afganistan hükümetinden bağımsız bir şekilde ülkenin yüzde 60’ını Taliban eliyle kontrol eden Amerika, bölgede kendisinin kontrolünde yabancı savaşçılar tertip ederek Amerikan Ordu güçlerinin kayıplarının önüne geçmeyi amaçlamakta ve aynı zamanda bölgede uzun yıllardır yapmak zorunda kaldığı ekonomik harcamalarını sona erdirmeyi hedeflemektedir.
Bunlarla beraber yükselen Çin’in “Bir Kuşak Bir Yol” projesinin Avrupa’ya açılan güzergahında karasal olarak stratejik konumu önem arz eden Afganistan’da Çin'e karşı Çin hududunda istikrarsızlık yaratıcı faaliyetlere girişmesi muhtemeldir. Afganistan aynı zamanda Rusların baş stratejisti olan Alexander Dugin’in avrasyacı tezlerine ve binaenaleyh olası Büyük Rusya'ya karşı Afganistan’ı ileri bir karakol olarak kullanmayı amaçladığını söyleyebiliriz. Sadece Rusların büyüme stratejisine karşı değil aynı zamanda Türk Cumhuriyetler Birliği gibi küresel sistemde oyun yaratıcı ve oyun kurucu niteliği yüksek bir birliğin kurulmasının önüne de set çekmesine karşı kullanabileceği bir alandır Afganistan..
Afganistan esasen bir Türk kentidir. Ak Hun Devleti’nin ve devam eden süreçte Türk devletlerinin egemen olduğu bu ülke de Ak Hun Devleti’nden günümüze kadar hala o devlete mensup aileler varlıklarını korumayı başarmışlardır. Bugün kamuoyunda Kabil’in güvenliği olarak adlandırılan ve tartışılan mesele sadece bir havaalanından ibaret değildir. O bölgenin kuzeyinde kalan Türk boylarının güvenliği de Türkiye Cumhuriyeti Devleti için hayati önem arz etmektedir. Bugün Akhunların yaşamış olduğu bölge güvenliksizlikleştirilmekte ve hem Türk varlığı sona erdirilmekte hem de Taliban'ın Türkiye’ye gönderdiği Afgan göç akınlarına İran üzerinden yol açılmaktadır. Esasen İran 2019 yılına kadar bu tarz Afgan göçlerini engellemekteydi. Ancak şahsi fikrim odur ki Türkiye'ye karşı bu göç akınlarını başlatarak Türkiye'den bir talepte bulunmayı amaçlamakta ve bu amacı içinde Afgan göçlerini siyasi bir şantaj malzemesi olarak kullanmayı hedeflemektedir.
Bir başka varsayım ise Türkiye’de geçmişten günümüze Türk-Kürt, Alevi-Sünni, Milliyetçi-Komünist, AKP-CHP gibi farklılıklar üzerinden iç savaş ya da karışıklık çıkaramayan dış güçler, dışarıdan Suriyeli, Afgan ve birçok farklı göç akınları ile Türkiye’yi bir radikalizm toplanma yeri yapmak suretiyle bir iç savaş ya da kargaşa planları yaptığı düşünülebilir. Çünkü Afganlar üzerinden konuşacak olursak hiç birinin yanında çocuk ya da kadınları yok. Eğer ki ülkelerinde bir güvenlik sorunu var ise çatışmanın ortasında şerefli bir insan ailesini ve çocuğunu bırakıp kaçar mı?
Türkiye bu meseleye insani dram değil ciddi anlamda bir güvenlik meselesi olarak bakmak zorundadır. Kocaeli, Konya, Gaziantep gibi vilayetlerde meydana gelen bazı cinayetler bununla ilgili olarak hiç iyi sinyaller vermemektedir. Binaenaleyh Afganistan’da ve buradan yapılan göçler de ciddiye alınması gereken ve doğrudan Türkiye’nin güvenliğini ilgilendiren olaylar silsilesi meydana gelmektedir. İşin Amerikan emperyalizmi boyutu, İran boyutu ve Çin’in büyük projesi üzerinden farklı tasnifler indirmeler ve dış politika stratejileri oluşturulmalıdır. Oluşturulan strateji askeri kapasite ile desteklenmeli ve diplomatik kazanımlar oluşturulmalı ve teritoryal güvenlik sağlanmalıdır.
Afganistan sadece Afganistan'dan ibaret değildir, bunu en başta hükümet sonrasında muhalefet iyi okumalı ve dersini iyi çalışmalıdır.