Değerli Okuyucularım,
Öncelikle uzun zamandır yazamadığım için kusuruma bakmayın. Tabi olduğum çalışma şartları gazetede ki kalemimden uzakta kalmama sebep oldu ancak bundan sonra kıymetli patronum sevgili Fatih Bey izin verdiği ölçüde yazılarımı daha sık bir şekilde yayınlamaya devam edeceğim. Gelelim konumuza..
Ukrayna’da, tam kuzeyimizde bir Amerikan - Rus savaşı veriliyor gibi görünüyor ama görünen köy aslında bize gösterildiği gibi değil.. Uluslararası ilişkiler okumaları tersten sorgulamayı merkezinde barındırır ve ‘’kim kazançlı’’ sorusuna verilen cevap aslında sorgunun çözümünü de beraberinde getirir.
Ukrayna’da ABD ve Rusya ihtilaflı gibi görünse de soğuk savaş yıllarını yaratmaya yönelik bir işbirliği oluşturma çabasında olduklarını görmekteyiz. AB içinde ki ‘’Avrupacılar ve Atlantikçiler’’ gruplarından Avrupacılar, Amerikan Devletinin AB üzerindeki halihazırda var olan ‘’ağbi, jandarma’’ rolünün devamını reddederken; Atlantikçi Grup şu anki mevcut yapının korunmasını istemekte ve AB’nin çıkarlarını ABD ile müttefiklikte görmektedir. Atlantikçi yapıyı İngiltere ve Fransa başta olmak üzere Kuzey ülkeleri oluştururken, Avrupacı Bloğu; Almanya önderliğinde bazı Orta ve Güney Avrupa ülkeleri oluşturmaktadır.
Buradaki kendisi aleyhine kırılmayı önlemeyi amaçlayan ABD, Avrupa’yı Ukrayna krizini bahane ederek adeta işgal etmektedir. Yunanistan’ın 16 noktasında üs kuran ABD, Yunan Devleti’ni adeta bir Amerikan üssüne dönüştürmüştür. Ayrıca Polonya ve çevresine de yeni üsler tesis etmiştir. Burada hedefte Rusya gösteriliyor olsa da nihai hedef esasen Avrupa’yı kontrolü altında tutmakla beraber Çin ve Türk Cumhuriyetleri’dir. Ben burada Çin’i merkeze alarak tespitlerimi paylaşacağım yoksa Türk Cumhuriyetleri’ni de merkeze almaya kalkarsam gazetenin bütün sayfalarını işgal etmem gerekir.
Rusya’da Belarus’la tatbikat yapmak suretiyle bölgede var olan eski Sovyet devletlerini konsolide etme çabası içerisindedir. Burada aslında bir kriz üzerinden mevcut yapının korunması ve nihayetinde Çin Kapitalizminin yapı taşı olarak görülen ‘’Kuşak Yol Projesi’’nin önüne geçmek amaçlanmaktadır.
ABD Çin’in güneyinde yer alan Kamboçya, Laos ve Çin’i çevreleyen takımada ülkeleri ile askeri ve ticari işbirliklerini geliştirirken Çin’in yumuşak karnı olan Tayvan’a da askeri destek vermek suretiyle bölgede uçak gemisi ve muavenet zırhlı donanma bulundurmaktadır. Kuşak Yol Projesinin güzergahında yer alan kara hatlarında istikrarsızlıklar yaratarak(Afganistan, Kazakistan) Çin kapitalizminin önüne geçmeye çalışan ABD, bu konu da orta ve uzun vadede Rusya ile müttefik olması kanımca kaçınılmazdır.
Bu çok tartışmalı bir teoride olsa kendi içinde destekleyici tezlere de sahip olduğunu söylemek gerekiyor. Rusya’nın Avrasyacı politikaları Çin’in Kuşak-Yol Projesi ile çatışmakta ve ayrıca Rusya’nın Çin ile geçmişte yaşadığı ihtilaflar ve savaşlar bugün var olan işbirliğini orta ve uzun vadede tartışmalı hale getirmektedir. Çünkü giderek artan nüfusa ve ayrıca yayılmacı politikalara sahip olan Çin’in bölgeyi tahakkümü altına alması, yaşlanan ve nüfusu giderek azalan Rusya’nın bölgedeki gücünü akamete uğratacak ve ortaya ABD’den daha güçlü bir rakibin tam sınır hattında ortaya çıkmasına sebep olacaktır. Çin’in Avrupa Devletleriyle bir yatırım anlaşması imzalayarak Avrupa pazarına girdiğini ve kendi pazarını da uluslararası ekonomik sisteme entegre etmek suretiyle sınır aşan ekonomi politikaları izlediğini de hatırlatmak gerekir.
Binaenaleyh Ukrayna krizi esasen bir krizden ziyade Rus – Amerikan işbirliğidir. İki tarafta kendi çıkarlarını koruma ve güç dengelerini konsolide etmeyi amaçlamaktadır. Dış politika formülleri Rusya’nın Ukrayna’ya girmeyeceğini ortaya koymaktadır. Ukrayna ordusunda hali hazırda Rus klikleri de vardır çünkü Ukrayna ve Rusya amca çocuklarıdır. Mesele Ukrayna değil mesele Çin’dir..