SANAL DÜNYA CANAVARI

Orhan Uğur

24-01-2024 10:50

Başımdan geçen küçük ama çok önemli gördüğüm bir olay ile başlayarak girmek istiyorum konuya. Yaklaşık bir yıl kadar önce Gerze devlet hastanesinde tahlil sonuçlarımı beklerken gördüğüm manzara ilginçti. Bir, bir buçuk yaşlarında bir çocuk bebek arabasında elinde dijital bir telefon çizgi film izliyor. Anne baba veya başka kimse yok yanında. Biraz sonra konuşmamızdan öğrendiğim anne ve anneanne geldiler. Dayanamayarak ’’sana ne ‘’ tepkisiyle karşılaşmayı göze alıp ‘’siz ne yaptığınızın, çocuğu ne kadar büyük bir tehlikeye attığınızın farkında mısınız’’ diye söze başladım. Neyse ki umduğum tepkiyle karşılaşmadan biraz daha cesaret bularak devam ettim. Birincisi; çocuğu kaldıramayacağı oranda radyasyona mahkum ediyorsunuz, ikincisi; çocuğu şimdiden bağımlılığa alıştırıyorsunuz diyerek ve diğer olabilecek olumsuzlukları da sıralayarak izah etmeye çalıştım. Biraz utangaç biraz da öğrenmeye çalışan bir tavırla beni dinlediler. Ben de en azında bir aileye faydam dokunabileceği düşüncesiyle mutlu oldum. Her zaman böyle şanslı olmayabilirim.

Bazen kendinizi sanal dünyaya kaptırmış; gerçek hayattan koptuğunuzu fark etmeden saatler geçirirken buluyor musunuz? Bu yazımda çağımızın büyük bir sorun olan ve birçok problemi de beraberinde getiren sanal dünya canavarından,  gerçek hayata nasıl daha fazla adapte olmamız gerektiğinden bahsetmek istedim. Kabul edelim ki iletişim alanında yaşanan teknolojik gelişmeler sonunda kullanılmaya başlayan sosyal medya, kendimizi ifade etme, ilişki kurma, isteklerimizi dile getirme ve beğeni almak için günümüzde yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Sosyal medya bu modern çağda iletişim sağlayan harika bir araç ve bilgi kaynağı. Elbette ki doğru zaman ve doğru yerlerde kullanıldığında.

Yalnız dengesiz sosyal medya kullanımı beraberinde büyük bir sorun olan sosyal medya bağımlılığını getirmiştir. Bu bağımlılık davranış bozukluklarına sebep olup kişinin günlük yaşam biçimlerini değiştirerek sosyal, psikolojik ve fizyolojik zararları beraberinde getirmektedir.

Son zamanlarda bütün iletişim araçlarında ve sohbet ortamlarında karşımıza çıkan çoğunlukla hırsızlık, kaçakçılık, tehdit, şantaj, adam kaçırma, evden kaçma, cinayet, esrar- eroin benzeri bağımlılıklar, terörizm, politikacıların bin bir türlü yalan dolan haberleri vb… Doğruluk ve dürüstlük yerine, birilerinin çıkarları uğruna yalan yanlış bilgi ve belgelerin, daha önceki bir yazımda da belirttiğim gibi egoizmin esiri olduk. Nasıl böyle bir toplum olduk, nasıl bu hale geldik, bütün bunları hak ediyor muyduk, yoksa bir şeyler yanlış mı gidiyor?

Maalesef sorunlarımızın başlangıç noktaları küçük yaşlara dayanır. Çocuklarımızın 2,5-3 yaşına kadar dijital telefon, tablet, televizyon, bilgisayar vb aletlerden uzak tutulması gerekir. 6 yaşına kadar sınırlı şekilde kısa aralıklarla, 9 yaşına kadar internet olmayan ortamlarda, 9 -12 yaş arası sosyal medya olmadan çocuklarımızla beraberce internetli ekran başında olunabilir. 12 yaş sonrası ise kontrollü internet ve sosyal medya kullandırılabilir ta ki erişkin oluncaya kadar. Küçük yaşlarda başlayan sanal dünya iletişimi ve buna bağlı bağımlılıklar yaşlar ilerledikçe kontrol edilemez hal alır. Dijital iletişime artan bağımlılık, yüz yüze etkileşimlerin azalmasına katkıda bulunarak toplumsal kopukluklara neden olur.

**Sanal dünya ve gerçek arasında bir denge kurmak için bazı pratik ipuçları.

* Dijital kullanım için ekran süresini sınırlayan uygulamalar kullanın ve bunlara sadık kalın.

* Aileniz ve çocuklarınız için arkadaşlıklar ve yüz yüze etkileşimleri planlayın, aktif hale getirin.

* Yalnızca mesajlaşma yerine telefon görüşmeleri veya görüntülü sohbetler yapın.

* Yürümek, koşu yapmak, spor ve bahçeyle uğraşmak gibi açık hava etkinliklerini değerlendirin. Resim yapmak, müzik aleti çalmak gibi ekran içermeyen hobiler belirleyin ve bunları geliştirin. İlgi alanlarınızla ilgili yerel etkinliklere veya atölye çalışmalarına katılın.

*Evinizdeki ve dışarıda belirli alanları teknolojiden arındırılmış bölgeler olarak belirleyin. Yatak odalarını, yemek alanlarını veya aile alanlarını ekranlardan uzak tutun.

*Gönüllü çalışmalara veya girişimlere katılın.

Bu ipuçlarını günlük yaşamınıza dahil ederek, dijital etkileşimin faydalı yönlerini kullanıp olumsuz yönlerini azaltabilir ve sanal ile gerçek dünya arasında daha sağlıklı bir denge oluşturabilirsiniz.

Saygılarımla....                                                                                                 

Orhan Uğur

 

DİĞER YAZILARI TOPLUMSAL BİR SORUN OLAN DİLENCİLİK 01-01-1970 03:00 YALANCILIK 01-01-1970 03:00 ATATÜRK’ÜN GENÇLERİ 01-01-1970 03:00 BAĞIMLILIK 01-01-1970 03:00 23 NİSAN KUTLU OLSUN 01-01-1970 03:00 SEÇİME DOĞRU 01-01-1970 03:00 UBUNTU 01-01-1970 03:00 YÜREĞİMİZ YANGIN YERİ 01-01-1970 03:00 KISKANÇLIK VE KİBİR 01-01-1970 03:00 DÜŞÜNCE BOZUKLUKLARI İLE MÜCADELE VE ÖZGÜVEN KAZANMA YOLLARI 01-01-1970 03:00 DEPRESYON 01-01-1970 03:00 İLELEBET CUMHURİYET 01-01-1970 03:00 SPOR ÜZERİNE 01-01-1970 03:00 SEVGİ ÜZERİNE 01-01-1970 03:00 GÖRMEK İSTEYENE… 01-01-1970 03:00 BABALAR VE ÇOCUKLARI 01-01-1970 03:00 DÜŞÜNCEMİN “ÇIĞ”LIĞI 01-01-1970 03:00