Evrenin sürekli bir gelişim içinde olduğunu hepimiz yaşayarak görmekteyiz. Bilim insanları da teknik ve teknoloji olarak her gün yeni buluşlarıyla bunu desteklemektedir.
Gördüğümüz kadarı ile, evren sürekli bir büyüme içindedir. Evrimin varlığı, dünyadaki yaşamın ilkellikten ve uzaya açılan insanoğlunun gelişimi ile kanıtlanmıştır. Evren dinamiktir.
Tabiî ki herkesin düşüncesine saygı duyarak, kelimesel, toplumsal düşüncelerin, kısaca anlaşılmasına fayda sağlamak için bu makale kaleme alınmıştır.
DEİST inanca göre Tanrı sadece ilk nedendir.
Yaradandır ve yarattıktan sonra artık işlere karışmamaktadır. Yani programladı ve çekildi diye düşünülmektedir.
Deizm Tanrı ile Evren’in süregelen ilişkisini reddetmiştir.
Deizm’ de, Tanrı Evren’i yaratmıştır, sonrası ile ilgilenmez ve insanların sadece aklını kullanarak gelişmeleri takip ettiği kabul edilir.
TEİZM ise, Tanrı’nın her canlı üzerinde, her an tasarruf sahibi olduğunu iddia eder. Musevilik-Hristiyanlık-Müslümanlık gibi ’’semavi dinler’’, bu kabul üzerine kuruludur.
Bu semavi dinlerin tamamında ’’yaşamın amacı’’, öteki dünyada ödüllendirilmektir. Bu üç semavi din, insanlarına, iyi birer insan olduklarında Cennete, aksi takdirde Cehenneme gideceklerini öğretirler. Semavi dinlerde Ra-Rab-Allah, Evrenin kendisi değildir ve Evrenden ayrı olarak, Evreni sıfırdan yaratmıştır.
Fakat bu üç semavi din, inanırlarına; insanlar üzerinde ‘’Kader’’ oluşturmuş ve her türlü tasarruf sahibi Tanrı’nın tek isteği, her birinin iyi olması iken, hepsini iyi olarak yaratmadığına doyurucu bir izah getirmemektedir. İmtihanlar gerekçe gösterilmezse dogmalara dönüşürler.
Bilindiği üzere ‘’saygı’’, korkudan oluşur. Mucizeler ve dogmatik inanışlar da bunu tetiklerler, açmaza girildiğinde ise, araştırılmadan çoğunluktaki topluma uyulur.
ATEİZM, her türlü Tanrısal inanışı reddeder ve evrenin kendi kendine yaratılmış olduğunu kabul eder.
Birde PANTEİST düşünce vardır. Bu düşünce Tanrı’yı tümtanrıcılık olarak kabul eder. Evren’in tamamını Tanrı olarak tanıyıp, her şeyde-heryerde sonsuza kadar varlığını sürdüreceğini söylerler. Ebedi Tanrı’ya bilgi ve sezgi yoluyla ulaşılabileceği belirtilir.
Cehalet ilk insandan günümüze hiç değişmeden devam etmektedir. Gelişmekte olan 2020 yılının dünya insanlarında ‘’cehalet’’, sayısını azaltarak yıllar içinde erimektedir. Sevindirici olan ise, cehalet ile akılcılığın hergeçen gün konum değiştirmesidir.
Doğma kelimesinin anlamı şudur; ‘’sen anlamazsın-yazılı kitapları oku ve itiraz etme-yoksa aforoz edilip, toplumdan dışlanırsın-sürü, ne yaparsa-ne düşünürse sende öyle yap’’.
Bu düşünceler, geçmişte Mevlana, Hacı Bektaşı Veli, Yunus Emre ve Ahmet Yesevi gibi çok özel insanlarca tefekkür yoluyla öğrenilmiştir. Tefekkür kelimesinin anlamı ise, Allahı’ın yaratış şeklini, evreni ve yaşamı düşünmektir. Tefekkür sıradan bir düşünce değildir, gerçeği bulma çalışmasıdır. Üstte isimleri yazılı Allah dostu insanların eserlerinin incelenmesi, varoluşun amacına açıklık getirerek zihinsel rahatlamanıza katkı sağlayacaktır.
Yorumlardaki kişisel düşüncelerim hiçbir zaman son söz olma iddiasını taşımaz.