Doğubeyazıt C. Savcısı Sayın Hakan KILIÇ uğradığı silahlı saldırı sonucunda ne yazık ki yaşam mücadelesini kaybetmiştir. Saldırının vahametini hiç bir şey mazur gösteremez. Hele ki cinnet ruh halinden daha da ötede tarif edilemez vahşet yolu seçilerek eşi ve çocuğunun yanında, günlük hayatının içerisinde katledilmiş olması kara lekeyi daha da derinleştirmektedir.
Yargı Camiası bu düzeyde saldırılara çok alışık değildir.
Daha çok yargının diğer birimlerinde rastlanabilecek taciz ve saldırıların
ötesinde anlam taşıyan saldırı açıkça kural tanımaz ve meydan okuma cüretinin
göstergesidir.
Geçmişte yine yüksek yargı mensuplarına, ve hakim savcılara nadiren de olsa saldırılar yapılmış ve camia, çalışanından amirine kadar tek vücut olarak birlik ve beraberlik mesajı vermiş dayanışma örneği göstermiştir. Bundan daha ötede ülkede aklı selim herkes yargıya yönelik saldırıyı hangi nedenle olursa olsun nefretle karşılamıştır.
Peki yargıya saldırı ne anlam taşımaktadır?
Bu saldırı " münferit bir nedenden kaynaklanan hadisedir" anlamında yaklaşım ile tarif edilemez, kabulü beklenemez. Bu saldırı kadar canımızı bu ifade yakmıştır. Saldırının arkasında terör örgütünün olup olmaması değil herhangi bir kişi veya yerin kendisinde bu cüreti görmüş olmasıdır. Saldırı sanki kişisel bir nedenle olmuş, basit bir borç – alacak, veya kız kaçırma v.b. Gibi nedenlere eşitlenebilecek tarzdaki ifadelerle tarif edilemez.
Saldırının esas anlamı kendisinde bulduğu cürettedir. Devletin doğrudan doğruya kendisini hedef almasındadır. Artık Asker, Polis gibi üniformalılardan ziyade çıtasının yükseltidiğinin yeni bir göstergesidir.
Bütün eksikliklerine rağmen sığınacağımız son ve doğru adres olan hukuku yok etmenin, yok saydırmanın, silah benim teminatım diyen ve küstahlık obezi zihniyetin daha da başka vahşet yöntemi kalmamıştır. Çocuğunun ve eşinin gözleri önünde çarşı ortasında bir kişiyi, bir babayı katletmenin insanları fırınlarda yakmaktan, en vahşi ve akıl almaz işkencelerden farkı yoktur.
Kabul edilmesi ve tahammülü mümkün olmayan bu eylemin failleri genel söylemlerden uzak ciddiyetle ve her türlü karanlık ilişkileri açığa çıkarılarak bulunmalıdır. Bu Merhum Savcının ailesi ve çalışma camiasını biraz olsun rahatlatmakla birlikte aynı zamanda Yargı Camiasının kendisine vazife edineceği bir namus borcudur.
Saygılarımla.07.02.2011
M. Cesur GÖÇMEN