Hoca Ahmet Yesevi Konferans Salonunda düzenlenen programa Yüksekokul Müdürü Öğr. Gör. Dr. Mehmet Sedat İpar, İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Muzaffer Barlak, Müdür Yardımcısı Öğr. Gör. Ahmet Karaoğlu, Yüksekokul Sekreteri Sema Demir, Akademik ve İdari personeli ve öğrenciler katıldı.
Programın açılış konuşmasını yapan Yüksekokul Müdürü Öğr. Gör. Dr. Mehmet Sedat İpar; “Ahlâklı ve erdemli bir insan olabilmek, tarihin ilk zamanlarından bu yana toplumların en önemli tartışmalarından biri olmuştur. Kişinin yaptığı eylemlerin, sadece kendi şahsına ve yakın çevresine değil; toplumun büyük çoğunluğuna mutluluk ve refah sağlayan bir sonuca varması için uyması gereken temel ilkeleri, düstur edineceği hususları bulması, anlaması ve hayatındaki her alanda uygulamaya geçirmesi büyük önem arz etmektedir. Bu noktada ise bizlere rehber olacak en önemli kişi Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v). dir. Onun hayatında peygamberlik görevi verildikten sonrası kadar, peygamberlik görevi verilmeden önceki yaşayış ve davranışlarını da kendimize örnek almalı, bizden sonraki nesillerin de onun ahlâkı ile ahlâklananlardan olması için çaba göstermeliyiz” dedi.
Ardından, programa katılanlar Gerze Merkez Camii Müezzin Kayyımı Ali Burak BALDÖKEN tarafından okunan Kur’an–ı Kerim tilavetini dinlediler.
Programın devamında, Sinop Üniversitesi İlahiyat fakültesi Dekan Yardımcısı ve aynı zamanda Kelam ve İslam Mezhepleri Tarihi Anabilimdalı Dr. Öğr. Üyesi Muzaffer Barlak tarafından “Peygamberimiz ve Gençlik” teması kapsamında bir konuşma gerçekleştirildi. Dr. Öğr. Üyesi Muzaffer Barlak konuşmasına başlarken, “Günümüz gençliğinin Peygamber Efendimizden alması gereken en önemli vasıf “güven” kavramıdır. Peygamberimiz, yaşadığı dönemde içerisinde güvenin zerresi dahi kalmayan Mekke toplumunu güven üzere tekrar inşa ederek bir Asr-ı Saadet toplumu haline gelmesini sağlamıştır” dedi.
Konuşmasının devamında Peygamberimize yaşadığı toplum tarafından verilen “El-Emin” sıfatından hareketle “güven temasını” işleyen Dr. Öğr. Üyesi Muzaffer Barlak; “Genel anlamda tanımlayacak olursak Müslüman kişi, elinden ve dilinden insanların emin olduğu kimsedir. Mümin ise, insanların malları ve canları hususunda güvendiği kişidir. Yani inanan veya inanmayan ya da farklı dini inançlara sahip olan herhangi bir kişi, bir Müslümanın yanında kendini tamamıyla güvende hissetmelidir. Müslüman bir kimse, karşısındaki insanın özelliği ne olursa olsun, onun malına canına saldırma, gasp etme gibi bir davranışta bulunmaz” diyerek “Günümüzün Müslüman coğrafyasında Peygamberimizin oluşturduğu güven toplumundan ne derecede bahsedebilmekteyiz?” sorusunun cevabının ne yazık ki iç dünyamızı üzdüğünden bahsetti.
Yaşadığımız toplum içerisinde güven ortamını tekrardan yakalayabilmemiz için bir sıralama öneren Dr. Öğr. Üyesi Muzaffer Barlak; “İlk olarak kişi kendine güven vermelidir. İkincisi ailesine güven vermelidir, üçüncüsü yakın çevresine güven vermelidir, dördüncüsü yaşadığı ülkeye güven vermelidir, beşincisi İslam Ümmetine güven vermelidir, altıncısı ise bütün dünya insanlarına güven vermelidir”. Buradaki temel noktanın, öncelikle bireyin kendisinden emin olması ilkesidir. Çünkü kendine güvenmeyen bir insana hiçbir kimse veya topluluk güvenmez” dedi.
Güven toplumunun yeniden oluşturulması için yukarıdaki sıralama dâhilinde örnekler veren Dr. Öğr. Üyesi Muzaffer BARLAK, sözlerini bir hadis-i şeriften örnek vererek sonlandırdı. “Peygamber Efendimiz üç kere “Vallahi Mümin Olamaz” diye buyurdu. Kendisine Ey Allah’ın Resulü, kim mümin olamaz diye sorulduğunda; “Zulüm ve Şerrinden komşusu güven içerisinde olmayan kimse” buyurdu. İşte burada da görüldüğü üzere bizler müminler ve de özellikle gençler olarak her konuda kendisine güvenilen ve yaşadığı, çalıştığı çevreye güven veren, özü ile sözü ile yaşantısı ve davranışları ile örnek birer insan yolunda ilerlemeyiz” dedi.
Programın sonunda Yüksekokul Müdürü Öğr. Gör. Dr. Mehmet Sedat İpar tarafından Dr. Öğretim Üyesi Muzaffer Barlak’a günün anısına hediye takdiminde bulunuldu.