Çıkmış olduğumuz kutlu yolculukta Gerze’mizden katılanların
sayısı 25 kişiydi. Eş dost derken sayı 30 oldu ve bizler heyecanla kutsal
topraklara doğru yola çıktık. Hemen hemen hepimiz birbirimizi tanıyorduk. Zaten
bir çoğumuz beraber karar kılmıştık bu kutlu yolculuğa, heyecan ve duygu
yoğunluğu içerisinde. Yaklaşık 3,5 saatlik yolculuğun ardından Cidde
havalimanına inmiş ve alışık olmadığımız sıcaklıkla tanışmıştık. Lakin “0” nem dolayısıyla asla
bunaltmayan bir sıcaklık. Telbiyeler eşliğinde yeryüzünün en güzel şehrine
doğru yola çıktık. İlk görüşüm ilk koklayışım olacaktı Kabe’yi. Yaşadığım duygu
yoğunluğunu anlatmam imkansız. Dualarım kabul olmuştu. Kabe’ye doğru yola
çıktık otele yerleştikten sonra. Kabe’yi ilk gördüğümüzde yapılan duaların
kabul olunacağını biliyordum. Ne biliyorsam dua ettim. Artık Rabbimin evinde ve
O’nun misafiriydik.
Kabe’yi ilk gördüğümde ne düşündüğümü inanın anlatamam.
Dualar eşliğinde uzun uzadıya ve nemli gözlerle seyrettik dünyanın o en güzel
mabedini. Resulullah Efendimizin (a.s.m.) “Hacerü’l-Esved, kendisini ziyaret
edeni kaydeder. Mahşer günü Allah’a ’Ben bunu gördüm’ diye şahitlik eder. Eğer
insan şirk karışmadan, günaha bulaşmadan, kadın, fuhuş, çirkin söz ve tartışma
gibi kalp kırıcı bir şey yapmadan haccını tamamlarsa, Hacerü’l-Esved ona şefaat
eder” Hadis-i Şerifine mazhar olmak ne büyük mutluluk Rabbim. Allah’ım
evindeyim, Resulullah (a.s.m.) Sen’den ne istemişse onları Sen’den istiyorum.
Sen’den neyden kaçınmış ve Sana nasıl sığınmışsa onlardan Sana sığınıyorum
Rabbim. Sevgili Peygamberimiz yine bir Hadis-i Şerifinde “Hacerü’l-Esved,
Allah’ın sağ elidir, onu istilam eden Allah ile beyanlaşmış gibidir” buyuruyor.
Ekibimizdeki Fatih beyin diplamasi atakları ve Murat Hocamızın bağlayıcı
tercümanlığı sayesinde gözyaşları arasında buluştuk “Hacerü’l-Esved”le. Ne
büyük mutluluk. Tarifi imkansız bir duygu. Şükür Elhamdulillah.
İlk Umremizi tamamlayıp sabah namazını eda ettikten sonra dinlenmek için Şişedeki otelimize geri döndük. Gündüz gözüyle Mekke’yi görmek heyecanıyla sağa sola bakındığınızda çok yerde Türkçe tabelalar görmeniz son derece normal bir durumdur. Türk hacılarının yanı sıra Türk olmayan bir çok insanın “Kem Riyal” sorunuza karşılık “beş riyal haci” demesi insanı gülümsetiyor. Uzun zamandır görmediğiniz bir dostunuzla karşılaşmanız da son derece normal bir durumdur. Lise yıllarından beri görmediğim bir kardeşimle Kabe’de karşılaşmam acayip sürpriz oldu bana. İnsanların dünyanın dört bir tarafından toplandıkları mekan olması hasebiyle bu tür karşılaşmalar, normal karşılansa bile dünyanın ne kadar küçük olduğunun da bir delili olsa gerek.
Kalabalık insan topluluklarına hizmet etmek son derece güç olmakla birlikte maddi getirisi olması hasebiyle Suud yönetimi için de tatlı olsa gerek. Kabe’nin her tarafı pırıl pırıl. Zemzem bidonları sürekli dolu. Bardakları eksik göremezsiniz. Mermerler sürekli temizleniyor. Çok güzel uygulamalar var. Lakin İslam toplumunun farklı coğrafyalarında değişik kültürlerde yaşayan insanların hoşuna gitmeyen bir çok durumda söz konusudur. Hira Nur dağına çıkıştaki çevre kirliliği insanı derinden yaralıyor. Adım başı dilenciler insanı canından bezdiriyor. Buraların ilgisiz kalması, Suud yönetiminin buralarla ilgilenmemesi, işin Kutsal yerlere değerden çok duygusal pozisyonuna verdikleri önemle tarif edilebilir ancak.
İkinci bölümde görüşmek ümidiyle…Selametle…
Celal ŞENASLAN