Köşe Yazarları
Giriş Tarihi : 02-02-2011 15:14   Güncelleme : 02-02-2011 15:14

MISIR, MISIR GİBİ PATLAMAYA BAŞLADI

MISIR, MISIR GİBİ PATLAMAYA BAŞLADI

Arnavutluk’tu, Tunus’tu, Sudan’dı, Yemen’di… derken özgürlük, bağımsızlık ateşi şimdide 80 Milyonluk orta doğunun en büyük ülkesi Mısır’ı sardı.

 

En büyük çözülme ve kargaşa Mısır da cereyan etti; halen de devam ediyor. Halk isyan halinde, yağmalamalar hat safhada, insanlar güven bunalımı içinde, iktidar ve Mübarek ise çaresiz.

 

Mısır’da 30 yıllık bir iktidar son demlerini yaşarken protestolar isyanlar şiddetli bir şekilde, sürmektedir. Halk isyanının başlamasıyla birlikte yabancılar ülkelerine döneminin çarelerini arıyor.

 

Mısır’ı dünden bugüne bir ele alalım. Mısırdaki bu acı tabloyu hep beraber değerlendirelim.

 

Mısır Arap Cumhuriyeti olarak da bilinir, Kuzey Afrika'nın Nijerya'dan sonra 2. kalabalık ülkesidir. Nüfusun büyük bir bölümü Nil Nehri boyunca yerleşmiştir. Kuzeyinde Akdeniz'e, doğusunda Kızıldeniz'e kıyısı bulunan Mısır'ın, batısında Libya, güneyinde Sudan yer almaktadır

 

Tahmini 80 milyon nüfusuyla Orta doğunun en büyük ülkelerinden biri 1922’den 1953’e kadar kraliyetle yönetilmiş, akabinde 1953 de yarı başkanlık sistemi yani Cumhuriyet e geçiş yapmış.

 

1953-1970 arasında Hür Subaylar darbesinin ardından Kral Faruk yönetimi bitirilmiş olup yerine Hür Subaylar (asker kökenliler) iktidara gelmiştir; taa ki 1981 yılında Hür Subaylar devriminde de yer almış Asker orijinli Enver Sedat “Cumhurbaşkanı” öldürülünceye kadar.

 

Cumhurbaşkanı Enver Sedat Mısırın bağımsızlığının kutlandığı bir tören’de vuruluncaya kadar  bu ülkeyi yönetmiştir. Enver Sedat’ın neden öldürülmesiyle ilgili şu not çok önemlidir:

 

 “ Enver Sedat’ın İsrail'le barış yapmasının tetiklediği bir sürecin sonunda, radikal İslâmcı başkaldırıların sebep olduğu ve bir resmi geçit esnasında gerçekleştirilen eylemi tepki hareketinin ordu içindeki mensupları yürüttüğü iddia edilmiş ve Enver Sedat’ı vuran ise  bir Yüzbaşıdır

 

 

Sedat’ın ardından yönetime yine bir havacı subay olan Hüsnü Mübarek gelmiştir. Görüldüğü üzere Mısır gerek Krallık döneminde gerekse de sonrasında hep asker kökenli kişiler tarafından despot bir şekilde yönetilmiştir.

 

Mübarek 30 yıl içerisinde 4 kez iktidara gelmiştir ama her seferinde muhalefeti susturarak onlar üzerinde baskı kurarak yönetimde kalmıştır.

 

Evet bugün Hüsnü Mübarek’in üzerinde büyük bir halk baskısı vardır. Beklide bu güne kadar ülkeyi terk etmediyse asker kökenli olduğundandır. Cepheyi bir anda terk etmek istememesindendir belki çarpışarak elindeki bütün kozları sonuna kadar kullanıp daha sonra İngiliz asıllı olan eşinin memleketine Amerikan bankalarında olduğu söylenen 55 milyar dolarlık servetiyle gidecektir.

 

Tunus’un ardından özgürlük mücadelesi bu ülkeye biranda sıçramıştır. Milyonlarca insan sokağa dökülmüş ve bu özgürlük hareketinin diğer Arap ülkelerine sıçraması kuvvetle muhtemeldir. Fakat şuan asıl sorun Mübareğin ardından bu ülkede ne olacağıdır? Bu konu herkes için hala bir muammadır.

 

Çünkü polis kısmen kendini kenara çekmiş, ordu ise tavrını halktan yana kullanmış milyonlar sokaklarda, fakat hala Mübarek hükümet oluşturma derdinde, muhalefetle uzlaşma peşinde.

 

Sevgili okurlar bundan önce orta doğuda çıkan her ayaklanmada ya Hizbullah, ya aşırı İslamcı grupların ayaklanması olarak bakılırdı. Fakat bu sefer sokaklarda her görüşten insanın biz özgürce yaşamak istiyoruz diyerek sokaklara dökülmüş şekildedir.

 

Çünkü Enver Sedat’tan bu yana kendi halkını korumaktan ziyade İsrail’i koruyan bir Mısır olmuştur.

 

Ancak şunu da belirtmeden geçemeyeceğim İsrail artık korunmaktan vazgeçip yayılımcı bir siyasetle hareket ediyor. Demokrasi özgürlük diye nitelendirilen ayaklanmaların arkasında İsrail’in açılımı  söz konusu olabilir mi ? Filistin ile kısır döngü yaşayan İsrail artık dünyaya sert mesajlar verme peşinde mi ? Bu sorular hep cevap bekliyor. Zaman içinde her şeyi daha net göreceğiz.

 

Ayrıca şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Bu zamana kadar Arap ülkeleri ya krallıklarla ya askeri rejimlerle yönetilmiştir. Bugün İsrail’e baktığınızda ya askerler tarafından ya da aşırı dini liderler tarafından yönetilmiştir. Bu özgürlük ateşi veyahut demokrasi ateşi  en kısa sürede onları da saracaktır. Demokrasi güneşi onlarıda kavuracaktır.

 

Son söz olarak Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın  Hüsnü Mubarek'e yönelik çağrısı ile yazıma son vermek istiyorum “Halka rağmen hiç bir iktidar ayakta duramaz, aylar süren seçimler yapılamaz halka kulağını, gönlünü, gözünü kapatan hükümetler ayakta kalamaz.

 
Saygılarımla..
AdminAdmin