https://www.gerzeninsesi.com/files/uploads/user/Orhan_UYur.jpg
Orhan Uğur

YÜREĞİMİZ YANGIN YERİ

16-02-2023 12:03 276 kez okundu.

Öncelikle ülkemize büyük geçmiş olsun. Bildiğimiz bir gerçekle yeniden karşı karşıya geldik. Sözün bittiği yerdeyiz. 6 Şubat'ta iki büyük depremle korkunç bir şekilde sarsıldık. Elbette acımız çok büyük, yüreğimiz kan ağlıyor. Üzerimize düşen büyük görevler ve sorgulamamız gereken çok şey var. Binlerce evsiz, işsiz, yetim, öksüz... Türk milleti tek yürek oldu ve elinden geleni yapmaya çalışıyor. Asıl mücadelemiz bundan sonra başlıyor…

*Toplumda büyük can ve mal kaybına neden olan doğal, teknolojik veya insan kaynaklı her türlü olay afet olarak adlandırılır. (Depremler, seller, fırtınalar, yangınlar, savaşlar, terör eylemleri vb.)

*Afetler normal yaşamı durdurur veya sekteye uğratır ve dışarıdan yardım almadan yerel imkanlarla başa çıkılması zordur. Fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar meydana gelir. Afetler sosyal fobiler, toplumdan soyutlanma, uyku sorunları, aşırı terleme, titreme, hızlı kalp atışı, alkol ve madde bağımlılığı, yeme sorunları, dikkat dağınıklığı, intihar düşüncesi, korku, kaygı, umutsuzluk, hayal kırıklığı gibi sorunlara yol açabilir; var olan bozuklukları şiddetlendirebilir ya da ilk kez ortaya çıkmasına neden olabilir. İnsanlar, özellikle evlerini boşaltmak veya geçici bir barınma yerine taşınmak zorunda kalırlarsa, semptomlarında kötüleşme yaşayabilirler. Bu kişiler yeni çevrelerine uyum sağlamakta zorlanabilir ve alışkın olmadıkları sosyal durumlarda yüksek düzeyde kaygı hissedebilirler.

*Doğal afet yaşayan çocuk ve ergenlerde de benzer duygusal ve davranışsal sorunlar görülebilir. Doğal afetlerin çocuklar ve ergenler üzerindeki en önemli psikolojik etkilerinden biri travmadır. Travma, üzücü veya rahatsız edici bir olaya verilen psikolojik bir tepkidir ve korku, kaygı ve kaçınma davranışları gibi bir dizi belirtiye yol açar. Travma belirtileri çocuğun günlük yaşamına müdahale eder ve olaydan sonra aylar hatta yıllar boyunca devam eder. Travma belirtileri arasında kabuslar ve konsantrasyon bozuklukları yer alır. Örneğin, doğal bir afette bir aile üyesini, evini veya eşyalarını kaybeden bir çocuk derin bir kayıp ve üzüntü duygusu, yerinden edilme hissi yaşar. Yaşadıkları keder ve kaybı ifade etmekte zorlanan çocuk ve ergenlerde, bu durumlar öfke veya sinirlilik olarak da ortaya çıkabilir. Bu durum çocuğun gelişiminde ve gelecekteki yaşamında da sorunlara yol açabilir. Doğal afetlerin çocuklar ve ergenler üzerindeki psikolojik etkilerine yönelik tedaviler arasında oyun, sanat ve aile terapisi yer almaktadır. Oyun ve sanat, duyguların sözel olmayan bir şekilde ifade edilmesini sağladığından özellikle küçük çocuklar için etkilidir. Aile terapisi, afetin aile dinamikleri üzerindeki etkisini ele almada ve aile birimi içinde iyileşmeyi teşvik etmede etkili olur. Ebeveynlerin, bakıcıların ve ruh sağlığı uzmanlarının bu etkilerin farkında olmaları ve çocukların ve ergenlerin doğal afet sonrası dönemle başa çıkmalarına yardımcı olacak destek ve kaynakları sağlamaları önemlidir.

*Afetlerin psikolojik ve sosyolojik etkileri geniş kapsamlı olur ve çeşitli şekillerde ortaya çıkar. Dolayısıyla doğal afetler, afet bölgesinden uzaktaki bireyler ve toplumlar üzerinde de önemli etkilere sahiptir. Afetlerin, afet bölgesinden uzakta yaşayan bireyler ve toplumlar üzerindeki psikolojik etkilerinden biri hayatta kalanların yaşadığı suçluluk duygusudur. Bir felaketten doğrudan etkilenmeyen bireyler, felaketten etkilenenlere yardım etmek için yeterince bir şey yapmadıklarını düşündüklerinde suçluluk hissedebilirler. Bu durum kaygı, depresyon ve umutsuzluk gibi hislere kapılmalarına yol açar. Bu durumda, insanların ellerinden geleni yaptıktan sonra kendilerini suçluluk duygusundan arındırmaları ve yavaş yavaş normal yaşamlarına dönmeleri faydalı olacaktır. İnsanlar afetten doğrudan etkilenmemiş olsalar bile, büyük bir afetten sonra artan savunmasızlık ve çaresizlik duygusuyla birlikte endişe ve korku yaşayabilirler. Bu durum, insanlarda korku ve kaygıyı tetikleyerek belirli alanlardan veya durumlardan kaçınmasına yol açabilir.

*Afetlerin, afet bölgesinden uzakta yaşayan bireyler ve topluluklar üzerinde sosyolojik etkileri de olur. Topluluklar afetten etkilenenlere para, mal veya hizmet bağışında bulunmak için bir araya gelirler. Bu, sosyal dayanışmanın artmasına ve topluluk gururu duygusunun güçlenmesine yardımcı olur. Bir diğer etki de ekonomik ve sosyal bozulmadır. Afetler ekonomi üzerinde dalgalanma etkisi yaratarak tedarik zincirlerini, ulaşım sistemlerini ve diğer hayati altyapıları sekteye uğratır. Bu durum iş kaybına ve diğer ekonomik zorluklara yol açarak afet bölgesinde ve daha uzak bölgelerde yaşayan bireyler ve topluluklar üzerinde uzun vadeli olumsuz etkiler yaratır.

*Doğal afetlerden sonra sosyal bozukluğu olan bireyler için tedavi seçenekleri, bireylerin olumsuz düşünce kalıplarını belirlemelerine ve bunlara meydan okumalarına yardımcı olan terapileri içerir. Bu terapi ile terapistler, güvenli ve kontrollü bir ortamda sorunlara neden olan durumları kademeli olarak ortadan kaldırırlar. Bu bireylere yardımcı olmak için toplum temelli kaynaklar da mevcuttur. Örneğin, destek grupları ve yardım kuruluşları, kaynaklarını ve deneyimlerini paylaşarak felaketle karşı karşıya kalan bireyler için destekleyici bir ortam sağlayabilir. Ruh sağlığı klinikleri veya kriz yardım hatları gibi diğer toplum kaynakları, bunalım yaşayanlar için acil yardım sağlayabilir. Bireylerin bu kaynakları keşfetmeleri ve doğal afetin psikolojik etkilerinden kurtulmak için ihtiyaç duydukları yardımı almaları önemlidir.

*İki tür toplum vardır: Bilgi Toplumu ve Duygu Toplumu. Her iki gruba ait toplumlar da benzer sorunlarla karşı karşıya kalırlar. Ancak afetlerden etkilenme oranları ve afet sonrası sorunları çözme yöntemleri farklıdır. Bilgi toplumları alternatifleri göz önünde bulundurarak afet öncesi önlem ve tedbirleri alır, afetlerden en az hasarla çıkmanın ve afet sonrası sorunları en kısa sürede çözmenin yollarını bulur. Duygu toplumları ise kaderciliği ön planda tuttuğu için afet öncesi ve sonrasında gerekli önlemleri zamanında ve yeterince alamaz. Dolayısıyla daha büyük kayıplarla karşılaşmak zorunda kalır.

“DEPREM ÖLDÜRMEZ, BİNA ÖLDÜRÜR.’’

Bize düşen en önemli görev bilgi ve bilime dayalı, bilgi toplumuna uygun nesiller yetiştirmektir.

Başımız sağ olsun. Depremde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar, hayatta kalanlara sabır ve metanet diliyorum. Bir daha yaşanmaması dileği ile...

‘’Felaket başa gelmeden evvel önleyici tedbirleri düşünmek lazımdır, geldikten sonra dövünmenin yararı yoktur’’. Mustafa Kemal Atatürk

Saygılarımla Orhan Uğur

Neler Söylendi?