İnsanlar çoğu zaman farklı olmaktan çekince korku duygusuyla kendilerini içten kısıtlamaya giderler ki güvensizlik ön planda negatif duygularıyla hareket etmeye başlarlar. Ne gerek var diyerek başarıya giden adımlarında kaygı ve endişeleriyle istençlikle kendini bastırabilmektedirler. Oysa ki hepimizin olamazsa olmaz saklı kalmış fikir, düşünce, davranış ve yeteneklerimizi keşfederek özgünce dışa vurmamız gerekliliğidir.
Çocukluktan süregelen eleştirilerek büyütülme ve başkalarıyla karşılaştırılma sosyal yaşamımızda ve karakteristik özelliklerimizde olumsuz hal almaktadır. Anne ve babaların ve de eğitimcilerin çocuklara karşı daha empatiksel ve duyumsal yanaşarak kişisel gelişimlerinde rol model olmaları elzemdir. Ciddi bir tehlike kaynağı olmayan nesneler veya durumlara karşı sürekli aşırı korkarak kişide karşı fobik rahatsızlıklara sebep verecektir.
Korkularımızda gözle görülmeyen fark edemediğimiz çeşitlilik göstermektedir. Yabancı korkusu, soluk cilt fobisi, dokunulma veya dokunma korkusu, panik ve atak korkularımız, yalnız kalma korkusu, bencil olma korkusu, hastalığa yakalanma korkusu, kan tutması, duygusal bir ketlemeye uğrandığında kekemelik korkusu, zoofobi, gök gürültüsü korkusu, kapalı alan korkusu, ilaç fobisi gibi trawmatik vakalarda mutlaka uzman kontrolü gereklidir.
Başından sonuna kadar göğüsleyebildiklerimiz korkularımızla cesaretle yüzleşirken daha rahat, özgür ve doyurucu yaşam kalitemizi arttırabiliriz. Kendini çaresiz ve hassas görerek teslimiyetini ilan edenler sonraki yaşamında sürekli strest ve endişeleriyle baş başa kalarak kendini çıkışı olmayan bir derinliğe sürükleyecektir. Özünde kişinin geçmişten gelen çoğu kez olumsuz yaşanmışlıklarının kalıcı etkileridir.
Korkularının gizlenerek yaşamı boyunca işkence haline geleceğinden ailesinde ve çevresinde de artık rahatsız boyuta gelecektir ki soyutlanma, dışlanma kaygılarıyla kişi kendini psikolojik çıkmaza girecektir. Fobiler kan ve enjeksiyon ile ilgili kalıtsal olarak da geçebilmektedir. Yükseklik korkuları ve ya örümcek, yılan korkuları genetiktir. Korku insanı korur lakin orantısız korku insanı kısıtlar ki özgül korku da kaçınma derecesindedir.
Bazen simülasyon yöntemiyle de korkularımız giderilebiliyorken, korkumuzla da real de yüzleşrek de iç endişe ve kaygımızı da yenerek üstesinden gelebilmekteyizdir. Elbet var olan korkumuz kadar var olmayan halüsinasyonlardan ibaret korkularımızla da baş edebilmek için kendi çabamız yeterli gelmiyorsa uzman tarafından yardım istenerek tedaviyi kabul etmeliyizdir.
Kişi isterse düzelebilme lakin kendisinin baştan itibaren tedaviye istekli olması şarttır. Bir insanı zoraki tedaviye razı etmekle ters tepki alınabilmektedir. Kişi isterse 2 veya 4 haftalık bir tedaviyle sonuç alabilmektedir. Kişinin korku puanı başlangıçta 10 ise, 3 ile 6 hafta arasında bir veya iki puana düşebiliyor. Her tedavi şeklinin kişiye göre değiştiğidir.