İnsanlığın varoluşundan beri iç ve dış sebebiyetlerce fikriyatlar daim var olagelmiştir. Yaşadığımız meseleler, konuştuğumuz için değil bilakis gereğince etraflıca konuşmadığımız için büyüyerek içinden çıkılmaz hal almıştır. Varlığımızın, hayatımızın en işlek en canlı ulaşılabilir halidir fikir ve düşüncelerimiz. Her bireyin fikriyatı değişik olabileceği gibi birlikten süregelen azınlıkların oluşturduğu bütün mantıksal fikir ve düşüncelerde yerini alır.
En önemli sorunların her toplumda dine, ahlaka, politikaya ve sosyolojiye hitaben gelişen mantelizmin yaşadığımız toplumlara farklı yorumlanarak dağılmış halde şahit olabilmekteyiz. Sürekli gelişen dünyamızda dağılmış mantelizmin savunucularının d a aramızdan ayrıştırılarak kitleleri arkasında idame etmektedirler. Fikriyattaki tutarlı işleyişin varlığımızla bütünleşerek felsefik yaşam halini alması an meselesi olduğu şu günümüzde, her daim değişkenliğe hazır olmayı öğrenmeliyiz.
Değişkenliğe hazır olunamayan toplumların yaşadığı ahlaki, sosyal polemikler bireylerde oluşturduğu öznel ve nesnel kabullenilebilinirliktir aslen erdemlilik kanımca… Mantelizmin öneminin olmadığını, döneminin bittiğini düşünmek, akla, düşünmeye, duyguya vs önem özen vermeyen dar görüşlü, sığ insanların sıkıntılı halleridir bizleri rahatsız eden, bu tarz yapıdaki insanlar ne kendilerine ne de çevresine faydaları olabilir ancak onlar daim geri planda kalmışçasına yaşantılarında hiçbir üretemeyenler olarak tarih sayfalarında kaybolup gideceklerdir.
Her söz, fikriyat, mantık ilmi sahibine sorumluluk yükler. Sorumluluk ise tefekkür, eylem ve davranışsal yaşantıya dönüşebilir. Duruma göre dönemsel inzivaya çekilmek bile esaslı bir eylem olabilir. Tarihte birçok düşünür fikir adamının felsefik inancı ‘’Söz bizi taşır biz sözü taşırız’’ şeklindedir. Dağılmış mantelizmin toplumsal işleyişi farkındalık gösterdiği gibi uygulamalarında birçok değişikliklerini acı ve ıstırapla da yaptırmaktadır. Toplumlara zorlayıcı etkenlerle yaptırım uygulayan mantelizmin karanlık halleri üzücü şekilde benimsetilmeye çalıştırılır.
Yeni dünya düzeninde toplumlara her daim dayatılan fikriyatların artık her alana yayıldığını ve de nereye varacağı gözetilmeksizin idari, kanuni yaptırımları öne sürmektedirler. Sözüm ona, söze hareket kazandırma pozlarıyla ortaya çıkan kimilerince çapulcu tutumlarından başka bir şey değildir. Sözün ve düşüncenin göreceli olduğu çağımızda sussalar hiç olmayacak kanaatiyle anlam ilgisizliğinin de açık itirafı olarak maalesef mantıksal bozukluğuyla kabullenerek yaşamlarını toplumlar idame ettirirler.
ARAŞTIRMACI YAZAR
VOLKAN YAŞAR BERBER