Geçmişte de aynı bugünkü gibi para basma yetkilendirilmesi mühim bir imtiyazlılık teşkil etmekteydi. Para basmanın getirdiği ağır sorumluluklardan ziyade, paranın değerinin korunması çok daha zorlu bir işlev olarak görüldüğünden üstüne alan kurumunda zaruriyet gereği ne kadar büyük bir risk aldığı bilinmelidir. Para basmanın daha çok zaruri hallerde mecbur kalındığında bağımlı diğer sektörlerinde etkileneceği göz önüne aldığımızda devletlerin geleceğinde büyük rol aldığını bilmekteyiz. Ekonomi, siyasi, sosyal etkileşimden ziyade global derecelendirilmelerde de büyük rol oynarlar.
İsveç konsolosluğunun himayesinde İzmir’de 1841 senesinde ticaretle uğraşan gayrimüslim tüccarlarca Osmanlı hükümetinin haberi olmadan kurulan İzmir Bankasıyla başlayan lakin bir sene sonra kapatılan resmi bankacılık sektörü ilk adımını Anadolu’da bu şekilde başlatmış olur. Sonrasında yine çoğu gayrimüslimlerden oluşan Galata bankerlerinin 1849’da birleşerek İstanbul Bankasını kurmasıyla ve 1856’da Paris Antlaşması olanaklarıyla İngiliz Fransız sermayedarlığında kurulup 1863 senesinde Merkez Bankası niteliği alarak resmi para basma işlemlerini yürüten Osmanlı Bankasının Cumhuriyete kadar kağıt para basma yetkisini de elinde bulundurduğu Mamafih şunu da belirtmeliyiz ki aslen Osmanlı Bankasının 1863’teki ilk banknot ihracı, bir sene öncesinde Osmanlı Devletinin 1839 ‘’Tanzimat Fermanı’’ dan beri tedavüle sunmuş olduğu kaimelerin piyasadan çekilmesinden sonra mümkün olmuştur.
Tarihi Mithat Paşa’nın 1863 senesinde kurduğu Tarım Kredi Kooperatiflerinin 1888 senesinde Bulgaristan da menafi sandıklarıyla Ziraat Bankasını başlatmalarıyla 1924 İş Bankası, 1927 Denizli İktisat Bankası, 1927 Ermenek Ahali Bankası, 1928 Bor Esnaf Bankası, 1929 Van Milli İktisat Bankası, gibi bölge bankalarının yanı sıra 1927 T. Emlak Bankası, 1933 Sümerbank, 1933 İller Bankası, 1935 Etibank, 1938 Halk Bankası gibi devlet teşekküllü bankalarda kurulmakla birlikte 1944 Yapı ve Kredi Bankası, 1946 Garanti Bankası, 1948 Akbank gibi özel sektör bankaları da açılarak genişletilmiştir. 1950 senesinde kurulan Liberal döneme denk gelen T. Sınai Kalkınma Bankasının da özel sektörün artmasında faydası olmuştur.
Hatta ki zamane Yabancı bankalar sıralamasına 1923 senesin de Sovyet Ticaret-i Hariciye Bankasının da bulunmasıyla namı değer on sekiz yabancı banka fiili olarak halka hizmet vermekteydi. 1930’lu yıllarda bankalar birbirleriyle müşteri kazanma yarışına girerek belirli mevduat rakamları üzerinden daire, araba, para, altın apartman vb. taahhütlerde bulunarak haksız rekabete dahi başvurmaktaydılar ki 1975 senesinde genel bir uyarıyla bunlara son verseler de el altından idame etmeye çalışmaktaydılar.
Ülkemizde Türk Bankacılığı dönemlerine değinilecek olunursa Cumhuriyet Dönemi, Kuruluş Dönemi 1923-1932, Devletçilik Dönemi 1933-1944, Yeni Devletçi ve Liberal Dönem 1945-1960, Planlı Dönem 1960-1980, Dışa Açılma ve Piyasa Ekonomisi Dönemi 1980-2000, Bankacılık Sektöründe Yeniden Yapılanma Dönemi 2001-2010 olarak konumlandırılabilinir. Bankaların yeni piyasalara kazanımlarında en büyük rağbeti elbet kapitalizm ve gelecekteki sömürülebilinecek toplumlardır. Bunu da şuradan anlayabiliriz ki 1960 senesinde Banka şubeleri 1759 adet iken, 1980 senesin de 5954’e mamafih 2000 senesinde ise 7837’ye yükselmelerindendir. Memleketimizde bankalar bilgisayar çağını son hızla yaşarken cep telefonlarından, tabletlerinden vb. küresel her ağa ulaşarak yolda, trende, otobüste, uçakta istifade etmektelerdir. Geleceği Teknoloji, Uzay, Bilişim çağına gençlerimizi yetiştirebilme umuduyla…
Araştırmacı Yazar-Tarihçi
Volkan Yaşar Berber